Herkes gibi sosyal medyaya takılanlardanım.

Orda olmayınca insan kendinde bir boşluk hissediyor.

Bilmem size de oluyor mu?

Sabah sabah gezindim.

Karşıma, 2017’de attığım bir payşımım çıktı.

Demişim ki:

“Bir ülkenin ilk gündemi ekonomiyse, o ülkenin durumu vahimdir…”

Yıl 2017.

Aradan geçmiş 7 sene.

Olmuş 2024

İktidar, hala iktidar…

Bir keresinde yazmıştım.

Yine yazayım.

Belediye İş Merkezi’nde bir tuvaletçi vardı.

Rahmetli oldu, yok şimdi.

Bir bacağı sakat olduğundan bisikletle gezerdi.

Oranın çalışanıydı.

Biz de prova yapmak için Erkan Yavuz Deneysel Sanat Atölyesi’ne akşam saatlerinde gittiğimizde, zaman zaman oradaki çay ocağında prova öncesi oturup çay içerdik, sohbet ederdik.

Rahmetli benim gazeteci olduğumu bildiğinden, ara sıra gelip gündemdeki konuları açar, bizim sohbete katılırdı.

Ancak, tuvaletçi deyip geçmeyin, bütün gün elindeki gazeteyi okurdu.

Gündemdeki konulara ilgisi, bilgisi oldukça yüksekti.

Bir gün yine çay ocağında oturup sohbet ederken uzaktan bana seslendi; “Ağbey gel, gel! Bak ne göstereceğim sana!” dedi.

“Hayırdır” dedim, hemen kalkıp gittim yanına.

“Nedir bu telaşın?” dedim merakla.

Beraber tuvalete gittik.

Bir tanesinin kapısını açtı ve “Bak!” dedi.

Alaturka tuvalette inanılmaz bir manzara vardı.

Tam kenarında, balta sapı gibi öylece yatıyordu.

Midem bulandı tabi.

Dedim; “Ulan akşam akşam bu b.ktan başka gösterecek bir şey bulamadın mı?” derken öğürmeye başladım.

Sonra sordum;

-“Neden gösterdin bunu bana şimdi?”

Dedi ki;

-“Ağabey s.çmasını bilmeyen seçmesini nasıl bilecek?”

Dün tek yönlü yola üç tekerlekli bisikleti ile ters taraftan girmiş bir kadın.

Yol dar olduğundan, karşısından gelen arabalar mecburen durdu.

Kadının ise umurunda değil.

Bisikleti yolda bırakarak oradaki dükkâna girdi.

Arabalar bekliyor.

En arkadaki arabaların şoförleri durumun farkında olmadığından kornaya basmaya başladı.

Birini duyan diğerleri de başladı basmaya.

Bir müddet sonra kadın hiçbir şey olmamış gibi bisikletine binip, geri dönerek hareket etti.

Peşinden de konvoy halindeki arabalar tabi.

İçimden düşündüm; “Bunlar oy kullanıyor!” diye.

Aysu Kayacı doğru söylüyordu.

“Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” derken.

Yıl 2024.

Hala aynı iktidar…

Rus yazar Anton Çehov’a “Başarısız toplumların doğası” hakkında soru sorulduğunda şöyle cevap vermiş:

“Başarısız toplumlarda ‘her zayıf akıl için bin aptal, her bilinçli söz için bin çürük söz’ vardır.

Çoğunluk her zaman aptaldır ve zeki sürekli galip gelir.

Yani bir toplulukta;

Tartışmalara öncülük eden önemsiz konuları,

Sahneyi yöneten önemsiz kişileri görüyorsanız, ‘Çok başarısız bir toplumdan söz ediyorsunuz’ demektir.

Mesela;

Anlamsız şarkılar ve sözler karşısında milyonlarca insan kendisini dans edip şarkı söylerken buluyor ve bu arada şarkının sahibi ünlü oluyor.

Hatta bilinir ve sevilir oluyor.

Kitaplara ve yazarlara gelince, onları kimse tanımaz, değer ve ağırlık vermez.

Çoğu insan saçmalığı ve sarhoşluğu sever…

Aklımızı yitirmek için ‘Bizi uyuşturan ve bizi saçmalıkla güldüren biri’;

‘Bizi gerçeklere uyandırıp, doğruları söyleyerek canımızı yakan birinden’ iyidir.

İşte bu yüzden demokrasi;

Cahil topluluklar için iyi değildir…

Çünkü kaderimizi cahil çoğunluk belirler” der.

Yıl 2024.

Hala aynı iktidar…

Güneş batmak üzereydi ve kervan geceyi çölde geçirmek için hazırlandı.

Develerin başındaki çocuk rehbere yaklaşıp: “Efendim bir sorunumuz var” diyerek anlattı;

-“Toplam 20 deve var ama benim sadece 19 tane ipim var…”

Rehber, genç adamı rahatlatmak istedi: “Merak etme!

Develer pek akıllı değildir.

Serbest olana yaklaş ve onu bağlıyormuş gibi yap.

Sanki boynuna ve bacaklarına gerçekten bir ip geçirmişsin gibi orada sabit kalacağını göreceksin.”

Çocuk, rehberin tavsiyesine uydu ve ertesi sabah kervan tekrar yola çıktığında, develerin hepsi tek sıra halinde ilerlemeye başladı, biri hariç.

Çocuk: “Efendim, bu sabah yürümek istemeyen hayvanlardan biri var.”

Rehber sordu: “İpsiz kalan mı? Onun yanına git ve çözüyormuş gibi yap, yoksa hala bağlı olduğunu düşünecek. İşte bu yüzden yürümek istemiyordur…” diyerek durumu açıkladı.

Çocuk rehberin dediğini yaptı ve deve ipten kurtulduğuna inanarak yürümeye başladı...

Aynı şey birçok toplumun başında da değil midir?

 Bazen toplum “İpsiz bağlanmış develerdir…”

Çünkü sınırlarını; “Gerçekler değil kendi zihinleri ve inançları belirler.”

Yıl 2024

Hala aynı iktidar…

Ahlak filozofu Sokrates, 51 tane jürinin önünde yargılanmış ve hakkında idam kararı verilmişti.

İnfazı “Baldıran zehiri” ile gerçekleştirilecektir.

Sokrates’in sevenleri;

“Seni hapishaneden kaçıralım!” diye haber yollarlar.

“Bu ahlâksızlıktır” diyerek karşı çıkar ve kabul etmez.

“Uydur-kaydır sözlere başvur, jüri seni affedebilir” deseler de, ahlak filozofu bunu da kabul etmemek de ısrar eder.

Tarihe geçen savunmasında idam kararı veren jüriye şunları der:

“Ölümden korkulmaz, çünkü ölümün çaresi var. Ölürsün kurtulursun. Ama yanlış yapmanın çaresi yoktur. Yaptığınız yanlış kıyamete kadar sizinle birlikte gelecektir.”

Bugün 2500 yıl geçmesine rağmen, Sokrates'in ismini bilmeyen yok.

Peki, “Onu mahkum eden jüri heyetinin isimlerini bilen var mı?”

Yok!

Sokrates şu lafı etmişti:

“Şu hayatı öyle bir yaşa ve yaşat ki kapanışta kendini alkışlayabilesin...”

Tarih Sokrates'i yazdı.

“Çünkü tarih güçlüyü değil, iyileri yazar…”

Yıl 2024

Hala aynı iktidar…

Arşimet vidası, sıvıları kaldırmanın kolay bir yolunu bulmak olan antik çağın en büyük pratik sorunlarından birini çözmüş.

Arşimet, bu operasyonun göreceli basitlikle gerçekleştirilmesine izin veren bir makine yarattı: “Arşimet vidası.”

Arşimet büyük bir tüpü, vida haline getirir.

Tüpün alt kısmı sıvının içine daldırılır ve vida döndürülür.

Su, dönen spiral boyunca halkalar arasından atlayarak tüpün üst kısmından depolama havzasına dökülür.

Dönme enerjisi ise bir sapla; insanlar, hayvanlar veya yel değirmeni pervaneleri ile sağlanabilir.

Arşimet vidası; Diodorus Siculus ve Athenaeus'un ifadelerine dayanarak Arşimet'e atfedilir.

Ancak son çalışmalar, Babil'in asma bahçelerini sulamada kullanıldığı düşünüldüğü için Arşimet'ten önce icat edilmiş olabileceğini göstermiş.

Arşimet, Mısır İskenderiye’de kaldığı süre boyunca vida üzerinde çalışmış da olabilirmiş.

Bu nedenle Ortadoğu ülkesinde bilinen bir enstrümanı İtalya’ya ithal etmiş de olabilir.

Arşimet'in çalışmalarının bilim tarihi üzerinde önemli bir etkisi vardır.

Hem antik çağda, hem de Rönesans'ta.

Galileo Galilei, Le Meccaniche adlı eserinde Arşimet'in vidasını anlatır: “Arşimet'in vidasını suyu çıkarmak için” pasajında, nasıl çalıştığını gösterir.

“Bu yerde Arşimet’in vida ile su yükseltme icadı bana sessizlikle geçilmeli gibi gelmiyor: bu sadece harikulade değil, aynı zamanda mucizevidir; çünkü suyun asmada yükseldiğini, sürekli indiğini göreceğiz...”

Bugün bile Arşimet vidası katı, sıvı ve gaz hallerindeki maddeleri kaldırmak için çeşitli bağlamlarda kullanılıyor…

Biz hala nerede miyiz?

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş:

“Kötülüklerin anası olan alkolü, ocakları söndüren kumarı, aile ve toplumu temelinden sarsan zinayı, eşcinselliği, aklı ve iradeyi devre dışı bırakan uyuşturucu maddeleri, mutsuzluktan başka getirisi olmayan piyango ve diğer şans oyunları gibi haramları, yılbaşı kutlamaları da dahil hiçbir eğlence ve kutlama helal ve meşru hale getiremez” dedi.

Biz neredeyiz, millet nerede?

Dedim ya;

Yıl 2024

Hep aynı iktidar…

SOSYAL KURALLAR

Bazı sosyal kurallar vardır.

Mesela telefonla konuşmak kural gerektirir.

Öyle uluorta konuşmak, bağırmak, sürekli çaldırmak kurallara aykırıdır.

“Peki, neymiş bu sosyal kurallar?” derseniz işte o kurallar:

1. Bir kişiyi telefonla iki defadan fazla aramayın. Çağrınızı yanıtlamazlarsa, ilgilenmeleri gereken önemli bir şeyler olduğunu varsayın.

2. Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir. Aynı şey para haricindeki diğer şeyler için de geçerlidir.

3. Birisi size öğle veya akşam yemeği ısmarlarken asla menüdeki pahalı yemeği sipariş etmeyin. Mümkünse onların seçtikleri yiyecekleri sizin için de sipariş etmelerini isteyin.

4. Hiç kimseye “Ah, yani henüz evli değil misin?”, “Çocuğun yok mu”, “Neden bir ev almadın?” veya “Neden bir araba almıyorsunuz?” gibi garip sorular sormayın. Bunlar sizin sorununuz değildir.

5. Arkanızdan gelen kişi için daima kapıyı açın, erkek ya da kız, yaşlı veya genç olması fark etmez. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez.

6. Bir arkadaşınız sizin için bir ödeme yaptıysa, bir dahaki sefere siz ödeme yapın.

7. Farklı görüşlere saygı gösterin. Unutmayın, birinin 6 gördüğü, size 9 görünebilir. Ayrıca, ikinci görüş bir alternatif için iyidir.

8. İnsanların konuşmasını asla bölmeyin. Konuşmalarına izin verin. Dediklerinin hepsini duyun ve hepsini filtreleyin.

9. Konuşurken gereksiz konulara girmeyin. Asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın.

10. Birisiyle dalga geçer ve onlar bundan hoşlanmazsa, durun ve bir daha asla yapmayın. İnsanları daha fazlasını yapmaya teşvik edin ve ne kadar minnettar olduğunuzu gösterin.

11. Biri size yardım ederken “Teşekkür ederim” deyin.

12. Arkadaşlarınızı kamuoyunda övün. Baş başayken eleştirin.

13. Birinin kilosu hakkında yorum yapmak için hiçbir zaman bir neden yoktur.

“Harika görünüyorsun” demen yeterli. Kilo vermek hakkında konuşmak istiyorlarsa, zaten yapacaktır.

14. Biri size telefonunda bir fotoğraf gösterdiğinde sola veya sağa kaydırmayın. Sırada ne olduğunu asla bilemezsiniz.

15. Bir arkadaşınız size doktor randevusu olduğunu söylerse, bunun ne için olduğunu sormayın, “Umarım iyisindir” demeniz yeterlidir. Onları, size kişisel hastalıklarını söylemek zorunda kalma gibi rahatsız edici bir duruma sokmayın. Bilmenizi isterlerse, bunu zaten söylerler.

16. Temizlik görevlisine CEO ile aynı saygıyı gösterin. Altınızdaki birine ne kadar kaba davrandığınızdan kimse etkilenmez, ama insanlar onlara saygılı davranırsanız bunu fark edeceklerdir.

17. Bir kişi doğrudan sizinle konuşuyorsa, telefonunuza bakmak kabalıktır.

18. Sizden istenene kadar asla tavsiye vermeyin.

19. Kimseye gerek yokken yaşını ve maaşını sormayın.

20. Sizi doğrudan ilgilendirmeyen herhangi bir şey olmadıkça işinize odaklanın. 

21. Sokakta biriyle konuşuyorsanız güneş gözlüğünüzü çıkarın. Bu bir saygı göstergesidir. Göz teması konuşma kadar önemlidir.

22. Yoksulların ortasında asla zenginliğinizden bahsetmeyin. Benzer şekilde, çocuğu olmayanların yanında çocuklarınız hakkında konuşmayın.

23. İyi bir mesajı okuduktan sonra, “Mesaj için teşekkürler” demeye çalışın.

24. Cep telefonlarınız ile konuşurken, başkalarının sizi dinlemek zorunda kalmamasına dikkat edin.