.
Nevzat Özkan Hocamızdan güzel bir yazı...
Okumanız dileğiyle...
24 Nisan 1915'te ne oldu?
Anadolu bizim 950 yıldır vatanımız. Bu uzun yüz yıllar boyunca pek çok badire atlattık. Tökezledik, hatta düştük ama ayağa kalkmasını bildik. Çünkü bu coğrafya insanlık tarihinin en kadim ve büyük uygarlıklarına beşiklik etmiş, sonra da onları birer birer yutmuştur. Bu topraklarda kalıcı olmak tüm cihanla mücadeleyi göze almakla, felaketler karşısında çelikten bir irade sergilemekle mümkündür. Bunu beceremeyenler tarihin derinliklerinde kaybolup gitmiştir.
1915'e geldiğimizde biz bunu 850 yıla varan tarihî tecrübemizle çoktan anlamıştık. Adına Birinci Dünya Savaşı denilen insanlık tarihinin en kanlı savaşının başladığı dönemde, dünyanın tüm emperyalist güçleri kılıçlarını çekmiş, devletimizi yok etmek için tüm cephelerden saldırıya geçmişti. Zaten elimizde kalan son yurt parçası Anadolu'muz, Balkanlar'dan Kafkaslar'dan göçüp gelen evsiz barksız kardeşlerimizin feryatlarıyla inliyordu. Anadolu Türklüğü de üç kıtada verdiği savaşların yaralarıyla bitkin vaziyetteydi. İşte tam bu dönemde o günkü emperyal güçler, yüzlerce yıldır iç içe yaşadığımız Rumları Batı Anadolu'dan, Ermenileri Doğu Anadolu'dan üzerimize saldılar. Ruslar Kuzeydoğu Anadolu'dan girerek, Fransızlar Güneydoğu Anadolu'yu işgal ederek Ermenilere yer yurt açmak için seferber oldular. Ermeniler de Hınçak ve Taşnak terör örgütleriyle köyleri basıp katliam yaptılar. Sahipsiz buldukları yerleri talan ettiler. Ermeni terörünün azdığını gören devlet adamlarımız harekete geçerek onları o zaman sınırlarımız içinde bulunan Suriye topraklarına tehcir ettiler yani göçürdüler. Bu sırada zor şartlarda ilerleyen kafilelerin uğradığı baskınlarda, salgın hastalıklarda ölen veya canına kast ettikleri komşularının öfkesine kurban giden Ermeniler olmuştur. Sayıları konusunda rivayetler muhteliftir. Suçsuz, günahsız ölen, yurdundan yuvasından olan herkes için söylenecek tek söz vardır: "yazık oldu". Ancak emperyalistlerin yalan dolu vaatlerine kanarak o zamanki vatanlarına ihanet edenlere, işgalci güçlerin emrine girerek komşularının canına kast edenlere söylenecek tek söz var: "eden bulur".
Sahiden, bugün Batı dünyasının güdümüne girmiş diaspora Ermenileri 1915'te tehcirle Anadolu dışına çıkarılmasalardı, ne olurdu acaba? Anadolu'nun doğusundan, hatta Orta Anadolu'nun önemli bir bölümünden Kafkaslar'a kadar uzanan bir Ermeni devletinde bir tek Türk yaşayabilir miydi? İsterseniz bunu bir de Karabağ'da, Ermeni işgaline uğrayan Azerbaycan topraklarında yaşayan kardeşlerimize soralım.
Velhasılı biz vatanımızı savunduk, iç ve dış düşmanlarla mücadele ettik ve kazandık. Milli Mücadelemizin sonunda kanla, irfanla kurduğumuz özgür ve bağımsız bir yurdumuz var. Bizim için konu kapanmıştır.
Hesapları tutmayan müflis tüccarlar, yüz yıl ötede kalmış eski defterleri karıştırarak bir yere varamayacaklar.
Bizim şerefli tarihimizde ayıp arayanlar girdikleri toprakları talan ederek orada yaşayan insanların dilini, dinini, kimliğini yok eden atalarına ve yakın tarihlerine baksınlar.
Biz, Ermenileri ve Rumları en güçlü olduğumuz dönemlerde devletimizin ve ülkemizin ortağı yaptık. Onlarla her türlü nimeti paylaştık. Sonra ne oldu da en zor zamanımızda onlarla yolumuzu ayırdık dersiniz?