Dün çocuklar okula başladı.

Dün çocuklar okula başladı.

“Hepimize hayırlı, uğurlu olsun” diyeceğim mecburen.

Zira bu sistemlerle nasıl olacaksa artık.

2023 yılında yapılan bir araştırma sonuçlarına bakalım isterseniz.

AKP iktidarında Milli Eğitimde neler yapıldı şöyle bir özet geçelim.

Çünkü yapılanlar unutuluyor.

Hazır yeni Eğitim, Öğretim yılı başlamışken bir hatırlayalım.

22 yıllık sürede, 8 bakan görev yapmış, her bakan geldiğinde sistem değişmiş.

8 bakandan yalnızda biri eğitim fakültesi mezunu.

8 bakan içerisinde geri kalanlar ise Hukuk, Edebiyat, İşletme, Mühendislik fakülteleri kökenli.

22 yılda, “Sınav soruları çalındı, müfredat defalarca değiştirildi, okul sistemi yeni baştan oluşturuldu…”

6 kez lise, 3 kez üniversite sınavı değişti

İmam Hatip mezunlarının üniversitelere girebilmesi için meslek lisesi öğrencilerinin durumu kullanılmaya çalışıldı.

Ve AKP iktidarı 2003’te, üniversite giriş sınavında katsayıları yeniden düzenledi.

2009’da üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı.

Ancak çeşitli davalar sonucunda Mart 2010’da katsayı alan dışını seçenler için 0,12; kendi alanlarını seçenler için 0,15 olarak belirlendi.

YÖK ise bütün mezunların ortaöğrenim başarı puanının 0,15 olarak sabitledi.

Danıştay bunun “Eşitlik ilkesine aykırı” olduğunu söyledi iptal etti.

YÖK yeniden farklı bir katsayı tespit etti, İtirazlar üzerine 2010’da tekrar başlanılan yere dönüldü.

2011’de YÖK, katsayı uygulamasını tekrar kaldırdı ve katsayıyı, her aday için 0,12 olarak belirledi.

Katsayı problemini kökten çözmeye kararlı olan YÖK, çok süre geçmeden tüm katsayı uygulamalarını kaldırmış oldu.

Müfredat değiştirilerek, tüm okullarda uygulanmaya başladı.

“Eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme” gibi beceriler kazandırılması hedeflenen değişiklikte amaç “Öğrenciyi ezberden kurtarmaktı.” Bulunan çözüm sorunu gidermeye yaramadı.

Okuma yazmada fişler yerini seslere bıraktı.

2012’de 4+4+4 olarak bilinen yeni sistemle eğitim sitemi baştan aşağı değişti.

“8 yıllık zorunlu eğitim” yerini 4+4+4 ile kesintili eğitime bıraktı.

Birçok çocuk bu sistem yüzünden okula devam edemedi.

Çocuk yaşta evliliklerin sayısı üzerinde bile etkili olan bu sistem günümüzde hala uygulamakta.

Bu uygulama;

İmam hatip ortaokullarının tekrar açılması, okula başlama yaşının 5- 5.5’a düşürülmesi, müfredatın değiştirilmesi, ders saatlerinin değişmesi ve seçmeli derslerin arttırılmasını da kapsayan bir değişiklikle geldi.

Böylece müfredata;

“Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Kuranı Kerim, Yaşayan Diller ve Lehçeler” gibi dersler seçmeli olarak eklenmiş oldu.

Okul yaşının düşürülmesiyle oyun çağındaki çocuklar eğitim sistemine adapte olmakta zorlandı, milyonlarca çocuk okuma yazma öğrenemedi, özellikle yoksul bölgelerdeki okul mevcutları, kapasitesinin çok üzerinde öğrenci ile eğitim vermek zorunda kaldı.

2005’te liselerde eğitim süresi 4 yıla çıkarıldı.

Bu değişiklik liselerdeki yabancı dil hazırlık sınıflarının kalkmasına neden oldu.

Meslek liseleri ile diğer lise programlarının ilk yılı ortaklaştırıldı ve öğrencilere birinci yılsonunda liseler arası değişiklik yapma hakkı tanındı.

Sistem başarılı olamadı.

2005’te Liselere Giriş Sınavı (LGS) kaldırılarak Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) getirildi.

2007’de, liselere giriş sistemi tekrar değişti.

Tekli sınav yerini, her yıl girilecek üçlü sınava bıraktı.

Yeni sistemin amacı dershanelere olan ihtiyacın azaltılması olarak duyuruldu ama sonuç öyle olmadı. Aksine dershane tercihleri daha da arttı, dershane gitme yaşı daha da düştü.

2010’da liselere girişte yapılan üçlü SBS yerini tek bir sınava bıraktı.

Bu değişimin sebebi olarak dershane bağımlılığının artması gösterildi.

Oysa üçlü sınavın amacı bağımlılığı azaltmaktı. 

2013’te SBS yerini TEOG’a bıraktı.

Son derece karmaşık olan sistemde çocuklar 6 temel dersten 12 ayrı merkezi sınava girdi.

Sınavın açık uçlu sorular içermesi ve artık test sisteminden vazgeçilmesi için çalışmaların yapıldığını söyleyen bakanın uğraşları boşuna gitti.

2010 yılında düz lise olarak bilinen genel liselerin Anadolu Lisesine dönüştürülmesine karar verildi.

2014’e kadar toplam 1953 genel lise, Anadolu Lisesine dönüştürüldü.

Meslek ve Anadolu lisesi olmak üzere iki tip okul kaldı.

2010’da üniversiteye giriş sınavı ÖSS 10 yıllık uygulamanın ardından yerini ikili sınava bıraktı.

YGS ve LYS olarak iki aşamada planlanan üniversite sınavı, ÖSS öncesi uygulanan sisteme benzer hale geldi.

YGS’de barajı geçenler, 5 ayrı alanda yapılan LYS’ye girmeye başladı ve ayrıca puan türleri de değişmiş oldu.

2011’de FATİH Projesi ile ülke genelinde 620 bin derslikte akıllı tahta kullanarak dersleri dijital ortama taşımayı hedefleyen MEB, bu kapsamda sınıflara dizüstü bilgisayar, projektör ve internet altyapısı sağlamak üzere yola çıktı.

Eğitimde alt yapı sorununu okullara akıllı tahta takarak çözebileceğini düşünen bir bakış açısı da milyarlarca para harcanarak tarihin tozlu sayfalarına karıştı.

2012’de okullardaki kılık kıyafet yönetmeliğinde değişikliğe gidildi. Değişikliğe göre öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacaktı.

İmam Hatip’te okuyan veya seçmeli Kuran’ı Kerim dersi alan kız çocukları başlarını örtebilecek dendi.

Dershanelerin özel okula dönüştürülmesini düzenleyen kanunla, Öğretim Kurumları Kanunu’ndan dershane tanımı çıkarıldı.

Dershanelerle ilgili kanuna CHP itirazıyla yürütmeyi durdurma kararı verildi.

Yeni yönetmelikte “Özel Öğretim Kursu” tanımı getirildi.

Sonrasında Danıştay, özel kurslarda “Üç bilim grubunda kurs açma” maddesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yapılan düzenlemeyle 8 bilim grubunun 5’inden kurs açılması hakkı tanındı.

2014’te TEOG yerleştirme sonuçlarıyla tercih yapmayan öğrencilerin kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapıldı. Buna göre çocuklar evlerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki okullara yerleştirildi.

2015’te öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, ortaokul ve liselerde başörtüsü serbest bırakıldı.

2015’te YGS’ye 2 ay kala, YÖK, hukuk başta olmak üzere pek çok programın puan türünü değiştirdi. Ayrıca üniversiteye girişte fakültelere taban puan getirildi. İlk uygulama tıp ve hukuk fakültelerinde oldu.

Birçok genç bu hamle ile mağduriyet yaşadı.

Yasası 2014’te çıkan “Proje okullar” ile ilgili okulların belirlenmesi, yönetici görevlendirilmesi, öğretmen atamasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlendi. Böylece “Proje okul” olarak belirlenen ülkenin en yüksek puanlı 150 okulu doğrudan bakanlığa bağlanmış, okullara yapılacak kadro atamaları “MEB Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” dışına çıkarıldı.

2017’de bu sistem genişletildi, 500’ün üzerine okulda büyük problemler yaşandı.

Veliler ve öğrenciler proje okulların getirdiği sorunlar için sıkça sokağa çıktı.

ÖSYM, 2016 yılında üniversite sınavına açık uçlu soru uygulamasını getirdi.

OHAL ile kamudan ihraç edilen 116.196 kamu görevlisinin %36’sı eğitim kurumlarından oldu.

İhraç edilen eğitimci sayısı darbe yaptığı gerekçesiyle ihraç edilen asker sayısından daha fazla oldu. Toplamda 41 bin 397 eğitimci kamudan ihraç edildi.

MEB, 2017’de ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 53 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı. Taslağı inceleyen uzmanların yorumlarına göre Atatürk’e ilişkin bilgiler daraltıldı, evrim teorisi biyoloji dersinden, İsmet İnönü 2. Dünya Savaşı konusundan çıkarıldı.

Felsefe’nin ünite sayısı azaltıldı.

15 Temmuz darbe girişimi müfredata eklendi. Bunun yanında 11 ve 12. sınıflarda alan dersleri zorunlu olmaktan çıkarılırken din derslerinin sayısı arttırıldı.

Suudi Arabistan’ın liselerin şeriat bölümlerinde 8-10 saat, İran’da ‘Din ve Hayat’ dersi adı altında 3-4 saat din dersi verilmekteyken Türkiye’de İmam hatip olmayan lise türlerinde dahi seçmeli derslerle birlikte din dersi saati 15’e yükseltilmiş oldu.

2017’de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bütün öğretmenlere yönelik olarak uygulanması için “Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği” taslağı hazırlandı.

12 yıllık zorunlu eğitimde el yazısı kaldırıldı, dik yazı-el yazısı öğretme kararı öğretmene bırakıldı.

Daha sonra ise her okulda tek bir yazı tip uygulanmasına karar verildi.

2017’de Üniversiteye girişte YGS ve LYS kaldırılarak yerine yeni sınav sistemi getirildi ve adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu.

AKP’nin 21 yıllık iktidarı sürecinde tek bir çocuk baştan sona tek bir sistem ile mezun olamadı.

TEOG yerine “Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi” adı verilen yeni sistemle öğrencilerin evlerine en yakın 5 okuldan birini tercih edeceği bir sistem getirildi. Nitelikli okullara girmek isteyen öğrenciler ise “İsteğe bağlı olarak” merkezi sınava girecekti. Yeni sistemi “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” olarak açıklayan Bakan bu sınava, kısaca “Liseye Geçiş Sistemi” dedi.

Bu sistem o kadar zor ve aslında Türkiye koşullarına uymayan bir haldeydi ki, yakınında istediği türden okul olmadığı için istediği liseye yazılamayan, mecburen imam hatip lisesine gitmek zorunda kalan, bir okul tıklım tıklımken diğeri boş olan okullar sorununu ortaya çıkardı.

“Dindar nesil yetiştirme gayesi” 7 yıl aradan sonra 2021’de yapılan eğitim şurasında iyice ayyuka çıktı.

İtirazlara rağmen 4-6 yaş arası okul öncesi gruplarına din eğitimi şuradan çıkan temel başlık oldu.

2021’de öğretmenler için 10 yılda 1 kariyer atlayacağı bir sistem kurdu. Böylece öğretmenler sınava girecek ve başarılı olanlar unvan alacaktı.

MESEM uygulaması ile meslek liselerinde okuyan öğrenciler 4 gün işletmelerde çalışırken, 1 gün okula gitmeye başladı. 2022 yılıyla birlikte uygulanan bu programa 8. sınıfı bitirdikten sonra dahil olunabiliyor. “Haftada 1 gün okul”, “Maaş ve sigorta!”, “İş garantisi!” sloganlarıyla MESEM’lere öğrenci çekmeye çalışan MEB’in amacını eğitim mi, çocuk işçiliği mi, genç işsizlik oranını düşürmek mi olduğu belli olmadı.

YÖK tarafından yapılan açıklamada, “TYT puan türü için 150, SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türleri için 180 olan sınav puanı barajı uygulaması kaldırıldı.”

AKP iktidarındaki 2002-2013 arası yapılan sınavların hepsinde şaibe olduğunu kabul edildi.

Ankara Başsavcılığı’nın talebiyle istihbarat birimlerinin yaptığı araştırmayla bu dönemdeki tüm ÖSYM sınavlarının çalındığı ortaya çıkmıştı.

Komiser Yardımcılığı Sınavları, 2009 Polis Koleji Sınavı, 2010 SHÇEK Müfettiş Yardımcılığı Sınavı, 2011 Adalet Bakanlığı Yazı İşleri Müdürlüğü Sınavı, 2012 yılında yapılan KPSS ve Adli Yargı Hakim ve Savcı Seçme Sınavı, Polis Akademisi Sınavı, Astsubaylık Sınavı, 2014 LYS sınavlarında soruların çalındığı ortaya çıkmış bu sınavlar için soruşturmalar açılmış ve bu sınavlar sonucu haksız olarak kadrolaşan kişiler ve beraberinde binlerce onlarca kişi kamudan ihraç edilmişti.

Üzerine roman yazılabilecek kadar yoğun eğitim sistem geçmişimizle bu sene de yenisini açtık.

Allah talebelerimize zihin açıklığı, politikacılarımıza da akıl fikir versin…

FAİZ ÇARPRAZI

Turhan Çömez’i bilirsiniz.

Ekonomi ile ilgili şu tespitleri yapmış, anlatıyor:

“Londra’da bir tefeci olsanız ve HSBC Bank’a “Bana 1 milyar dolar para verin” deseniz banka bu parayı size verir.

Ne kadar faizle?

Yüzde 4 faizle, maksimum yüzde 5 faizle verir.

Alır o parayı Türkiye’ye getirirsiniz.

Onu yüzde 50-60 faiz ile Türk parası olarak bankaya yatırırsınız.

6 ay sonra;

Bu parayı faiziyle beraber geri alırsınız.

(Paranızı Türkiye’de döviz çevirirsiniz)

İngiltere’ye geri gelirsiniz ve %4 faiz borcunuzu ödersiniz.

1 milyar dolardan 6 ay sonra (Borçlarınızı ödedikten sonra) cebinizde ne kalır biliyor musunuz?

“140 milyon dolar.”

“Akıl almaz bir soygun düzeni.”

“Şu anda biz ölüm öncesi iyilik halini yaşıyoruz.”

“Bakın hekim olarak söylüyorum, Türkiye şu anda ekonomide onu yaşıyor ve Erdoğan da zaman kazanmak için ‘Yumuşayacağız’ diyor.”

“Esneyeceğiz” diyor,

“Eğilip büküleceğiz” diyor.

“Normalleşeceğiz” diyor.

Muhalefeti dizayn etmeye çalışıyor.

“Dışarıdaki Londra tefecilerinden, Yahudi tefecilerinden düşük faizle aldığı dövize yüksek faiz vererek onların cebini dolduran bir ekonomik modelle ülke idare edilmeye çalışılıyor.”

Turhan Çömez kim?

Erdoğan’ın eski doktoru…