Dışarıdan bakanlar memleketin idaresindeki gariplikleri daha iyi görebiliyorlar. Arap milliyetçiliğinin Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alanlar sayesinde bir adım daha öne çıktığı ayan beyan hissediliyor.
Tarihte Arap İsyanı veya Arap İhaneti olarak tanımlanan gelişmeleri hatırlamakta yarar var. I. Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmak amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılan silahlı isyanın adı Arap İhanetidir.
Şerif Hüseyin, Haziran 1916 tarihinde Osmanlı Hükümeti'nin Müslümanlığın kutsal değerlerini çiğnediği ve "Arapların haklarının çiğnendiği" iddialarını sebep göstererek isyan etmiştir. Aksine Türkler, Müslüman topraklarını hakimiyeti altına almaya çalışan güçlere karşı İngiliz ve Fransızlara karşı savaşmışlardır. Osmanlıya ihanet açıkça İslam’a ihanettir.
İsyan, Birleşik Krallık-İngiliz Yüksek Komiseri Henry McMahon ile Şerif Hüseyin arasında gerçekleşen ve Araplara bağımsız devlet sözü verilen yazışmaların ardından 10 Haziran 1916 sabahı Mekke'de resmi olarak başlatılmıştır. Daha öncesinde de Şerif Hüseyin'in oğulları Ali ve Faysal 5 Haziran'dan beri Medine'de isyan faaliyetlerine başlamışlardır. Arap isyancılar 10 Haziran sabahı Mekke'deki hükûmet konağına ve kışlalara saldırmışlardır. Mekke'nin müdafaası ancak 1 ay kadar sürmüş ve 9 Temmuz 1916'da şehir isyancıların eline geçmiştir. İsyancıların öncelikli hedefi, İngiliz hükûmetinin de tanıma sözü verdiği, Halep'ten Aden'e kadar uzanan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmaktır. İsyanın arka yüzünde Osmanlıyı yıkmak vardır.
İsyan sonucunda, Şerif Hüseyin tarafından liderlik edilen ve İngilizler tarafından da desteklenen Haşimi ordusu Hicaz ve Ürdün'ün büyük bir kısmını eline geçirir. 1918'e gelindiğinde isyancılar Şam'ı ele geçirirler ve Hüseyin'in oğlu I. Faysal tarafından yönetilen Suriye Arap Krallığı'nı ilan ederler. Daha sonrasında ise İngilizler tek bir Arap devleti projesinden vazgeçerek Üçüncü Fransız Cumhuriyeti ile gizlice Sykes-Picot Anlaşması'nı imzalarlar ve Osmanlı toprakları İngilizler ve Fransızlar tarafından ortaklaşa kontrol edilen bir dizi Milletler Cemiyeti mandasına bölünür.
Arap Yarımadasından neredeyse dönen olmaz. Yemen Türküsü insanın tüylerini diken diken eder. Yemen Türküsü Yemen'de çatışmada ölen Osmanlı askerleri için yakılmış bir ağıttır. Osmanlı Yemen topraklarını ülkesine kattıktan sonra buradaki hükümdarlığını sürdürmek için çok şehit vermiştir. Arap yarımadasında çarpışmalar o kadar şiddetli oldu ki aileler Yemen'e cepheye giden evlatlarının artık geri dönmeyeceğini bilirler. Birçok aile cepheye gönderdikleri çocuklarından bir daha haber alamaz. Hatta bazı askerler yıllar sonra savaş bitse de bu topraklardan geriye dönememişler sağ kalabilenler orada yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalır. Böyle hazin bir hikayesi vardır bu ağıtın.
Geçenlerde ne oldu acaba? İngilizlerle bir olup Osmanlıyı sırtından bıçaklayan heriflerin kurtuluş gününe kimler katılmış kimler. Suudi Arabistan'ın ulusal gününün 94. yıl dönümü dolayısıyla bir otelde düzenlenen resepsiyona, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Ankara Valisi Vasip Şahin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi Fahad bin Assaad Abu Al-Nasr, yabancı misyon temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Verdikleri pozlar yenilir yutulur değil.