Tarım ve Orman Bakanlığı neredeyse 32 ay sonra halkın sağlığıyla oynayanları ifşa etmeyi başardı. Son ilanda kıdemli yandaşlardan biri listeye girince bakanın başını yemişti.

Memlekette adalet de siyasileşince sokaklarda hırsızlardan, sapıklardan, ez cümle sabıkalılardan yürünmez oldu.

Geçmiş zaman da olsa neticede hileli gıdayla milleti zehirlerken, servetine servet katanlardan bir tanesi kamuoyuna ne kadar vatansever olduğunu ilan ediverdi. Açıklama aynen aşağıdaki gibi:

"Yukarıdaki sebepler ve yapılan itirazlarımız değerlendirilmeden ve sonuca ulaşmadan idari bir işlem tesis edilerek işlem yapılması vecibelerini eksiksiz yerine getiren firmamızın telafi edilemeyecek ticari itibar suikastine uğramasına ve zarar görmesine neden olmakla bu durum bilim vicdan ve hakkaniyet ölçüsüne uymamaktadır.

Kaldı ki, bizim ne kadar vatanını bayrağını seven, istihdam konusunda hassas, devlete vergisini veren, ailesinin dini dünyevi uhrevi hassasiyetini tüm DÜZCE halkınca bilindiği kanaatindeyiz. Bize yapılan bu haksız mesnetsiz yakıştırmaların siyasi, politik, ticari hesaplaşmalardan kaynaklı olduğunu da biliyoruz, hissediyoruz"

Açıklama böyle. Çok sayıda gazetede yer aldı bu haber. Hatta haberlerin altı öğrencilerin yorumları ile dolu. Düzce'de hizmet veren Saydamlar Organizasyon'un pek çok KYK yurdunun yemekhanesini işlettiği biliniyor. Öğrencilerin yemekler hakkında şikayetleri de az değil. Pek çok organizasyonda hizmet veren firmanın sahibinin de iktidar partisinin İl Başkanlığı yönetiminde uzun yıllar görev yaptığı da biliniyor.

Netice itibariyle kıyameti kopardılar. Analizlerin bilimsel olmadığını falan iddia ettiler ama artık listede isimleri bulunmuyor. Online aramalarda sadece haber ortaya çıkıyor.

Benzer hikayeler her yerde bulunuyor. Süt ürünlerinde, yağda, balda bir takım kayırmacılıklarla ilgili iddialar az değil. Devlete ve devleti yönetenlere güven iyice azaldı. Daha önce de balda mısır şurubu bulunanlara yıl sonuna kadar ürünlerini bitirme süresi tanınmıştı. Yıllar öncesinden balının gerçek olmadığı ortaya çıkan firmalardan bazıları yine listede bulunuyor. Farklı isimlerle yine yakalananlar var. Üstelik marka isimleri de çok ilginç

Adının ifşa edilmesine sinirlenen, malında domuz eti bulunduğunu kabul etmeyen firma pişkin bir şekilde basın açıklaması yapabiliyor. Vatan, millet, din kavramlarını arkasına alabiliyor. İşin ilginci rosto köftede ayan beyan çıkan domuz etinin bilimsel yollarla PCR gibi ileri teknolojik analiz yöntemleriyle tespit edilmesi gerektiğini iddia ediyor.

Aynı listede zeytinyağında hile olduğu açıklanan Tarım Kredi Kooperatifleri de isyanlarda. Olmaz öyle şey demek için bin şahit lazım. Artık güven iyice azaldı. Aslında büyük üreticilerin her kontrolde kendilerinin de örnek alıp akredite laboratuvarlarda analiz ettirmeleri gerekiyor. İşi tüketiciye bırakmadan.