İsrail’in başlattığı ülkeleri yok etme ve soykırım girişimleri ile dünya, savunma sistemlerini sorgulamaya başladı.

“Türkiye olarak bizim durumumuz nedir?” diye merak ettiğimiz noktada CHP Çanakkale Milletvekili ve Milli Savunma Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Özgür Ceylan; “Türkiye’nin Savunma Sistemleri” ile ilgili mecliste bir önergeye imza attı.

Özgür Ceylan, Cumhurbaşkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı’na sorulması için Meclis Başkanlığı’na verdiği önergede, “Son dönemde Türkiye’nin yakın coğrafyasında meydana gelen savaşların, düşük yoğunluklu muharebelerin, devletler ve devlet dışı yapılar arasında meydana gelen çalışmaların savunma sanayiinin, gelişmiş hava savunma, füze ve muharip uçak yeteneklerinin önemi bir kez daha gündeme geldi…” diye başlamış sormaya.

“Bölgemizdeki çatışmalardan alınabilecek en esaslı ders, taarruz ve savunma kabiliyeti yüksek, etkin bir Hava Kuvvetine sahip olmak ulusal güvenliğimiz için bir zorunluluktur…”

“Milli gemi projesindeki vizyoner yaklaşım KAAN MMU ve milli hava savunma sistemlerinde de gösteriliyor mu?”

“Yoksa KAAN MMU ve Milli savunma sistemlerinin inşasında en az 10 yıl geç kalındığı yönündeki değerlendirmeler doğru mudur?” diye sormuş..

“Türkiye’nin milli hava savunma sistemi içinde önemli bir yetenek olan ‘Siper’ konusunda yapılan çalışmalar hangi aşamadadır?”

“Bahse konu sistemin geliştirilmesi için harcanabilecek kaynaklar yerine S400 sistemi tedarik edilerek, mili hava savunma sistemimiz için ayrılabilecek kaynak heba mı edilmiştir?” diye sormuş.

“2002 yılından bugüne kadar kaç adet muharip uçağın Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine dahil edildi?”

“Son 22 yıllık dönemde sadece 30 adet muharip uçağın envantere girdiği doğru mudur?”

“Bunlar hava kuvvetlerimiz ve ülke savunması için önemli bir zafiyet değil midir?”

“Proje dışı kalınan F35 muharip savaş uçağı projesine devam edilmesi ya da projeden çıkılması konusunda Devlet İradesinin kararı nedir?”

“KAAN Millî Muharip Uçağının nihai harekât yeteneğini kazanana kadar ara çözüm olarak bildirilen Eurofighter ve F16 tedarik ve modernizasyon projesi hâlihazırda ne durumdadır?”

“Bu konuya ilişkin Bakanlığınızın ve Savunma Sanayi Başkanlığının yaklaşımı nedir?” diye sormuş.

Tüm bunlara bakarak insan şunları da düşünmeden edemiyor:

“İsrail bize saldıracak derken biz ne kadar hazırız?”

“Ülkemize karşı meydana gelebilecek olan bir füze saldırısına ne kadar hazırlıklıyız ve hava savunma sistemlerimiz ne durumdadır?”

S400’lerin durumu nedir?

Açıklansa da, bizler de bilsek fena olmaz…

HERKES FARKINDA

İktidarın ekonomi politikalarını eleştiriyoruz ya zaman zaman, bize “Biraz sert olmuyor mu?” şeklinde serzenişte bulunanlar oluyor.

Diyorum ki: “İsminizi verip itirazlarını yazayım.”

“Olmaz” diyorlar, “İsmimiz geçmesin…”

Neden?

Çünkü itirazların alt yapısı yok.

Sırf itiraz etmek için ediyorlar.

Bu ekonomik sistemde “Neler gördük, neler yaşadık” vatandaş iyi biliyor.

Gram altının 3 bin, çeyrek altının 5 bin lira olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Asgari ücretlinin ancak 3 buçuk tane çeyrek altın alabildiği günlere geldik.

Ah neydi o günler?

Asgari ücretle 7 tane çeyrek aldığımız o günler?

Kim bizi bu hale getirdi?

Söylüyorum sıkı durun;

“Dış güçler…”

Hala bu masala inanalar var iyi mi?

Hala bu ekonomik durumun suçlusunun dünyada yaşanan global çöküntüye bağlayanlar var.

Hala AKP iktidarına 22 sene önce bırakılan kötü miras olduğuna inanlar var.

Adam ne demiş?

“Herkes her şeyin farkında. Ama menfaatler gerçekleri söylemelerine engel…”

NEDEN BÖYLE OLDUK?

Sosyal medya çok güzel aslında.

Aklımıza gelip de toparlayamadığımız bazı olguları, sözleri bir araya getirerek daha çarpıcı hale getiriyor.

Bunları da size aktarmak bize düşüyor.

• "Bal tutan parmağını yalar" dedik hırsızlığı mübah gösterdik…

Ya da “Benim memurum işini bilir” dedik.

• "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" dedik devleti soymayı mübah gösterdik…

• "Yemeyenin malını yerler" dedik dolandırıcılığı mübah gösterdik…

• "At binenin, kılıç kuşananın" dedik gaspçılığı mübah gösterdik…

• "Kol kırılır, yen içinde kalır" dedik şeyhlerin tacizini mübah gösterdik…

• "Söz gümüş ise sükut altındır" dedik ortamı yalancıya bırakmayı mübah gösterdik…

• "Komşuda pişer bize de düşer" dedik hazırcılığı mübah gösterdik…

• "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" dedik menfaatçiliği, rüşveti mübah gösterdik…

• "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" dedik yalan söylemeyi mübah gösterdik…

• "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dedik bencilliği mübah gösterdik…

• "Üzümünü ye bağını sorma" dedik haramı mübah gösterdik…

• "Köprüden geçene kadar ayıya dayı de" dedik kurnazlığı, takiyyeyi mübah gösterdik…

Sonra “Toplum neden bozuluyor?” diye oturup düşünüyoruz…

BİR DOLANDIRICILIK OLAYI!

(Gerçek bir olaydır…)

Birisi başından geçen bir olayı anlatıyor;

“Saat 16:15 te telefonum çaldı açtım, bir ses kendini savcı olarak tanıttı;

“Hesaplarınıza bir giriş teşebbüsü tespit ettik, banka ile ortak bir operasyon yürütüyoruz, olay çok ciddi, benim söylediklerimi harfiyen yapın” dedi. 

Ben: “Hadi ulan!”

Savcı: “Bak sen savcıya küfrediyorsun, seni hemen tutuklatırım, damadın G... de yanımda, inanmıyorsan onunla konuş” dedi.

“Damadımı telefona ver” dedim, damadımı telefona verdi.

Damadım Gökmen, “Evet baba savcının yanındayım, ifade veriyorum, savcı ne diyorsa yap” dedi.

Ses damadın sesiydi gerçekten.

Savcı: “Şimdi cep telefonundan banka hesabına gir hesaplarını kontrol et” dedi.

Ben bunu reddettim.

Aynı anda kızımdan Whatsapp mesajı geldi, “Baba, savcının dediğini yap, evde 4 polis var, olay ciddi” yazıyordu. Birden 5-10 saniye de olsa olayın doğru olabileceğine inandım. 

Sonra kendimi toparladım ve kendini savcı olarak tanıtan kişiye, “Sana inanmıyorum, sen savcı değilsin” dedim.

Savcı “Hemen polis gönderiyorum, seni aldırıyorum” dedi.

Ben: “Bekliyorum” dedim ve telefonu kapattım.

Olay sonrası damadım ve kızımla konuştum, damat  “Baba beni de seninle konuşturdular, sen de ‘ben savcının yanındayım’ dedin, senin sesin olduğundan eminim” dedi.                                                                                                                                                                                           Kızım Güneş: “Baba beni de Gökmen ile görüştürdüler, Gökmen’in sesiydi, Gökmen, ‘Babanla da görüştüm, olay doğru’ dedi. Beni telefonla arayan ve kendini polis olarak tanıtan kişi, ‘Telefonda söylediklerimizi babana Whatsapp’tan yaz yoksa ikisini de tutuklatırız’ dedi. ‘Evimde polis olduğunu yazmamı’ istedi, ben de korktum ve yazdım” dedi.  Sonuç olarak “Dolandıramadılar”En önemlisi “Yapay zekâ kullanarak” birbirimizi kendi seslerimiz ile görüştürdüler.  Kendisini savcı olarak tanıtan kişi bana “Albayım” diye hitap ediyordu. e-devlet bilgilerinin çalındığını ve satıldığını biliyoruz. e-devlet te bütün bilgiler var, inandırıcı olmak için aile bireylerini de işin içine sokuyorlar.

Çok çok dikkatli olmalıyız.

Yapay zekâ kullanımı ile dolandırıcılıklar başlamış bile.

Teknoloji iyi tabi ama bu şekilde kullanılınca insan çaresiz kalabilir.

Siz siz olun, dikkatli olun, herkese her şeye inanmayın…

ERKEN SEÇİM OLACAK MI?

Mesela siz doktorsunuz.

Emekli oldunuz.

“Ben hizmet etmeye devam edeceğim” derseniz bu mümkün değil.

BU ülkede, “Doktor emeklisi olarak aylık alırken doktorluk yapamıyorsunuz…”

Milletvekili oldunuz.

24 ay boyunca milletvekilliği yaparsanız;

Artık sizin statünüz SGK emekliliğinden çıkar, milletvekili emekliliğine geçer.

Şu an ülke yangın yeri.

Herkes bu iktidara tepkili.

Nihayetinde yerel seçimlerde bunu gösterdi.

Bugün erken seçim olsa, iktidarın hali harap.

Peki muhalefet nerede?

Neden “Haydi yarın erken seçim yapalım” demiyor da, 2025 Kasım veya 2026 Kasım diyor?”

Özlem Gürses diyor ki:

“24 ayı dolduracaklar, ondan sonra erken seçim mevzusu? İnanmıyorum…”

Yasal haklarını alacaklar,

Yurt içinde, yurt dışında sınırsız sağlık hizmeti hakkını alacaklar…

Bu teze göre;

Siz sokağa çıkıp “Erken seçim” deseniz bile arkanızda kimseyi bulamayacaksınız anlaşılan…

O sebeple oturun, oturduğunuz yerde…

TOLSTOY VE HAYATA BAKIŞI

Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un Bir tren garında son fotoğrafı.

Onun sanatçı kişiliği ile sorguladığı hayata dair ders niteliğindeki 17 Sözü…

1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.

2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.

4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.

5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.

7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.

8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.

9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.

10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.

12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.

13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.

14. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.

15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.

16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.

17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

ÜLKEDE DURUM

Aslanın biri kafesinden kaçmış bir hafta geçmiş yakalanmamış, iki hafta geçmiş yakalanmamış, diğer aslan arkadaşları merak etmiş…

Derken üçüncü haftada yakalamışlar getirmişler kafesine, diğerleri sormuş;

-“Nasıl idare ettin bu kadar dışarda?”

Demiş ki:

-“Bir devlet dairesine saklandım, her gün bir tane müdür yedim, üç hafta kimse anlamadı…”

-“Eee? Nasıl yakalandın o zaman?”

-“Bir gün yanlışlıkla çaycıyı yemişim.”

KİM EĞİTİMLİ?

Kime eğitimli diyeceğim? Ben, öncelikle koşullar tarafından yönetilmek yerine onlara egemen olan, her fırsatı yiğitçe karşılayan ve zekice hareket eden, tüm iş ve ilişkilerinde onurlu olan, huysuz kişilere ve olumsuzluklara iyi yaklaşan, ayrıca zevklerini kontrol altında tutan ve talihsizliklere boyun eğmeyen, başarıyla şımarmayan insanlara eğitimli derim. -Sokrates