Bir ülkede insanın değeri artarsa ancak ahlaki değerler bir nebze olsun yükselir. İnsanın değerinin artırılabilmesi için de kültürel ve ahlaki değerlerin yükseltilmesi gerekir. Bunun için de toplumun anneden nineye tüm bireylerinin niteliklerinin iyileştirilmesi gerekir. Bir yerde toplum kendi kendini iyileştirir veya batırır.
İnsanın değerleriyle insani değerlerin birbirine yakın olduğunu veya olması gerektiğini hemen herkes kabul eder. Ancak uygulaması son derece önemli. Memlekette rüşvet vermenin de almanın da haram olduğunu herkes kabul eder. Ancak sokak anketlerinde neredeyse vermeyen çıkmıyor. Japonya, İsveç, Norveç gibi kültürel değerleri yüksek toplumlarda rüşvetin esamisi okunmazken, Türkiye başta olmak üzere, az gelişmiş ülkelerde, üstelik Müslüman ülkelerde toplumun yarıdan fazlasının rüşvet verdiğini ve rüşvetle işlerini hallettiğini bütün uzmanlar bağırarak dillendiriyor. Aslında bütün sosyal ve iktisadi alanlarda insanın nitelikleri iyileşmediği sürece temel ahlaki değerler binlerce kez çiğnenebiliyor. İnsanlar yaptıkları hatalarla başkalarının haklarını gasp ettiklerinin farkına bile varmıyorlar. Vicdan muhasebesini yapmaktan uzaklaşan insanların genellikle insani değerleri de zayıflayıp gidiyor ne yazık ki.
Tarım ve Orman Bakanlığı geçmiş yıllarda olduğu gibi yine oldukça geniş bir liste yayınladı hileli gıda üreten ve dağıtan firmalarla ilgili olarak. Yayınlamaya da devam ediyor. Aslında takip sistemleri içine tüketici de dahil olabilse bir, çok daha fazla sayıda firma bu ahlaki değerlerden uzak üretim sistemlerini tasfiye etmek zorunda kalacaklardır. Ancak gelişmekte olan ülkelerde sosyal düzenin tesisine halkın iştiraki çok zayıftır. Bozuk veya hileli çıkan bir mal ve eşyanın iade oranı bu ülkelerde çok düşüktür. Oysa gelişmiş ülkelerde sosyal tepkiler şirketleri batırabilmektedir. Bir yerde hileli gıda üreten firma, tüketiciye, bir yerde insana yaptığı saygısızlığın bedelini yok olarak ödemektedir.
Türkiye’de hileli gıda üreten firmalar belirli aralıklarla ilgili bakanlık tarafından ilan ediliyor. Ancak firmalar üretimlerine devam ediyorlar. Üstelik satışlarında azalma dahi olmuyor. Geçtiğimiz yıllarda bazı firmaların keçi süt ürünlerinde hile tespit edildiği ilan edilmişti ama sonuçta değişen hiçbir şey olmadı.
Hileli gıdalarla ilgili olarak medyada çıkan haberler ilgili sektörleri uyarmadığı gibi, vatandaşımızda da kayda değer bir etki bırakmamaktadır. Her şey eskiden olduğu gibi aynı devam etmektedir. İnsanımızın zayıf tepkileri veya tepkisizliği hileli gıda üreten işletmeleri daha da cesaretlendirmektedir.
Hileli ballar da yine ifşa edildi bu son operasyonda. Neredeyse 100 örnekten 60’ı tağşişli çıkmış. Demek ki satılıyor ve insanımız tarafından tüketiliyor. Peynirler, tulumlar, kaşarlar, tereyağlar, afrodizyak etkili çaylar, daha neler var neler hileli gıdalar arasında. Ancak çoğunluğu günlük tüketilen ürünlerin oluşturması dikkati çekmektedir. Hızlı tüketilen bu ürünlerin kamu kurumları tarafından takip edilmesi neredeyse imkânsızdır. Tek çare insanımızın kendine biraz daha özen göstermesi, hileye itibar etmemesidir. En basitinden 120-150 liraya zeytinyağı ve bal olmayacağını bilmesi gerekir.