Haydi bakalım kolay gelsin.
Neden mi?
“Kazdağları” artık “Keldağları” olarak anılacak.
Sebebi elbette ki “Kazdağları” için verilen “Maden arama izinleri.”
.
En son gelişme gazetelerde şöyle yer aldı:
“Çanakkale’deki bakır madeni sahası 600 dönümden 6 bin dönüme çıkarıldı. Bölgede ağaç katliamı başladı.”
.
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, bölgede “1 milyon ağaç keseceğini” söyledi.
Ceylan, “Cengiz’e ait Truva Madencilik, ÇED raporları aracılığıyla Kazdağları’ndaki faaliyet alanını 10 kat büyütüyor” dedi.
.
Zaten yağmayan yağmurdan şikâyetçiydik, artık yağmur videolarına bakıp bakıp iç geçiririz.
.
Bölgede tarım ve hayvancılık hak getirir, Ezine Peyniri hayal olur, Bayramiç Beyazı tarihe gömülür.
.
Bu iktidar sahiplerinin her zaman dediği gibi “Bir şey olmaz yahu!” lafına kanarsak, torunlarımıza “Keldağları” bırakmış olacağız.
.
Peki, ne yapacağız?
Basın yoluyla, sosyal medya aracılığı ile karşı geldik olmadı,
Vatandaş eylem yaptı olmadı,
Piyano getirdik olmadı…
.
Tek yol kaldı:
Bu iktidardan kurtulmak…
NEDEN BASMIYORSUNUZ?
Bankamatiğe gidiyorum (söylemesi ayıp) bin lira çekiyorum günlük ihtiyaçlar için.
.
Zira iş dönüşü Pazar uğradığımda, yanında ekmek, balık aldığımda para bitiyor.
.
Fazla çekemiyorum zira cüzdan almıyor, alsa bile cebime sığmıyor.
.
Bu sebeple alım gücünü düşüren iktidar bir karar alıp artık şu 500 lükleri, belki de binlikleri çıkarmak zorunda.
.
6 sıfırı attınız eyvallah, sonra memleketi ne hale getirdiniz?
Sıfırı atarken nasıl acele davrandınız, şimdide banknot basmak için acele etmelisiniz.
.
Tabi sizin aklınız hep siyasette.
.
“Banknot basarsam söz olur.”
Millet der ki: ‘Bak beceremediler banknot bastılar’
.
E doğru, batırdınız ülkeyi ne hale getirdiniz.
Beceremediniz işte...
.
O halde basacaksınız kardeşim.
“Siyaset yapacağız” diye, “Muhalefetin ağzına sakız vermeyelim” diye, “Piyasalara moralsizlik aşılamayalım” diye bizi mağdur edemezsiniz.
.
Batırdınız ülkeyi, ceremesini çekeceksiniz.
İlk seçimde de belki gideceksiniz.
Ama çaresi yok.
.
Meşhur fıkra vardı aklıma o geldi:
Adamı, vergi dairesine çağırmışlar...
Yanında bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini istemişler…
Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş…
Sormuş:
-“Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim? Ne tür bir izlenim bırakırsam, bana daha az vergi cezası keserler?”
Mali danışman öğüt vermiş:
-“En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler.”
Adam, “Bir de avukatına danışayım” demiş.
Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:
-“En yeni, en pahalı elbiseni giy. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler vergiciler.”
Adam aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş.
Bu akıllı arkadaşı ders niteliğinde bir hikaye anlatmış ve şöyle demiş:
-“Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar. O da, gırtlağa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder. Bir başka arkadaşı ise dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler.”
Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikâyeyi dinledikten sonra, sorar:
-“Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?”
Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:
-“Vergi dairesine giderken ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır…”
.
Banknotu çıkarsanız da, çıkarmasanız da iktidar olarak yapılacak ilk seçime bu şartlarla girerseniz, başınıza gelecek şey belli…
EĞİTİM
1880’lerde Cape Town-Port Elizabeth demir yolunda sinyal görevlisi olarak çalışan çift bacağı da engelli ampute James Wide'ın, Baboon Jack (Maymun Jack), isimli evcil hayvanı ve yardımcısı varmış.
.
JamesWide, düşüp her iki bacağını da kaybettiği bir kazaya kadar vagonlar arasında atlaması ile tanınırmış.
.
Görevlerini yerine getirmesine yardımcı olması için Wide, 1881'de bir “Chacma Babunu” satın almış.
Tekerlekli sandalyesini itmesi ve gözetim altında demiryolu sinyallerini çalıştırması için onu eğitmiş.
.
Maymun Jack’i, kömür sahasının anahtarlarından sorumlu tutmuş.
.
Wide, babunun sinyalleri çalıştırmada yetenekli olduğunu öğreninceye kadar ona istasyonun bahçe işlerini de yaptırmış.
.
Jack, her sinyal kolunu adıyla öğrenmiş ve Uitenhage İstasyonu’na bir tren yaklaştığında haber vermeye başlamış.
.
Wide, duruma göre bir veya iki parmağını kaldırır, Maymun Jack ise ona göre sinyal kolunu çekermiş.
.
Bir müddet sonra, Jack'in efendisinden talimat almasına gerek kalmamış ve yaklaşan her tren için hangi kolu çalıştırması gerektiğini bilmeye başlamış.
.
Babun Jack her zaman efendisi James Wide'ın gözü altında olmasına rağmen, hiçbir zaman hata yapmamış.
.
Maymun Jack 15 yıl yaşamış ve ölmüş.
Wide daha sonra başka maymun almamış ve istifa etmiş.
1 yıl sonra da hayatını kaybetmiş.
.
Diyeceğim o dur ki;
Her işin başı eğitim.
Biz hala insanlara yere çöp atmamalarını, tükürmemelerini, yaşadıkları yerleri pisletmemelerini, çöpleri bile çöp kutusuna atmamalarını öğretemedik.
.
Temizliğin imandan geldiği söylenir.
.
Yüzde 90’ı Müslüman olan bir ülkede hala pislik yaşanıyorsa bir problem söz konusudur.
.
Dinen insanlara ışık tutan, insanlara dini öğreten, anlatan, izah eden, tefsir eden Diyanet ne yapıyor peki?
.
Şu rakamları duyunca şaşıracaksınız:
Personel sayısı:
11 şehrin nüfusundan fazla.
Yanlış değil, doğru.
Tam tamına, 211 bin 164 personeli var.
.
2024 bütçesi 91 milyar 824 milyon.
Peki bu bütçe ne kadar ediyor?
Bu bütçe “İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Bakanlığı” olmak üzere 6 bakanlığın bütçesinden daha fazla.
.
Yanlış okumadınız.
İçişleri Bakanlığından fazla.
Hani iç huzuru sağlayacak, uyuşturucu ile savaşacak olan bakanlıktan bahsediyoruz.
Bütçesi Diyanetten daha az.
.
2024 bütçesi hesaplanırken bir önceki yıla göre yüzde 151 artış yapılmış.
E hani enflasyon %45’ti?
Ne oldu da bu %151 artış yapıldı?
.
11 şehirden fazla personeli olan Diyanetin olup, 91 milyar bütçesi olan bir Müslüman ülkede;
Uyuşturucu ayyuka çıkmış,
Hırsızlık dizboyu,
Ahlaksızlık üst seviye,
Kadına şiddet tavanda,
Çocuk ölümleri rekorda,
Cinayet normal olmuş,
Vahşet desen vazgeçilmezimiz olmuş.
.
Bu iktidar döneminde artan İmam-Hatipler?
Hani dindar nesiller?
Nerede?
.
Eğitim nerede?
Bıraktım her şeyi;
Vatandaşa çöpünü, çöpe dahi attıramayan bir sistem var.
Bunlarla biz neyin peşindeyiz?
KİTAP
Bir öğrenci hocasına şöyle bir soru sorar: “Birçok kitap okudum ve çoğunu unuttum; o halde okumanın amacı nedir?”
Öğretmen o an cevap vermez; fakat birkaç gün sonra, o ve genç öğrenci bir nehrin kenarında otururken, öğretmen susadığını söyler ve çocuğa yerde duran eski, kirli bir süzgeçle su getirmesini ister.
.
Öğrenci, bunun mantıksız bir istek olduğunu bildiği için şaşırır.
Ancak hocasına karşı gelemez ve süzgeci alıp bu anlamsız görevi yerine getirmeye başlar.
.
Her seferinde süzgeci nehre daldırıp hocasına biraz su getirmek istediğinde, daha ona doğru bir adım bile atamadan süzgeçteki su tamamen akıp gitmektedir.
.
Defalarca denese de ne kadar hızlı koşarsa koşsun, su süzgecin deliklerinden akarak kaybolmuş.
.
Bitkin halde hocasının yanına oturmuş ve şöyle demiş:
-“Bu süzgeçle su getiremiyorum; beni affedin hocam, bu imkânsız ve görevimde başarısız oldum.”
“Hayır!” demiş hocası gülümseyerek;
“Başarısız olmadın. Süzgece bak… Şimdi parlıyor, tertemiz, tıpkı yeni gibi. Süzgecin deliklerinden sızan su onu temizledi.”
.
“Kitap okuduğunda da” dedikten sonra devam eder yaşlı Hoca;
“Sen bir süzgeç gibisin ve onlar da nehir suyu gibidir. Sayfalar arasında bulacağın fikirler, duygular, hisler, bilgi ve gerçek, onları hafızanda tutamasan bile, zihnini ve ruhunu temizleyecek, seni daha iyi ve yenilenmiş bir insan yapacak. İşte okumanın amacı budur.”
.
Her cumartesi günleri “Yazıyor! Yazıyor!” diyerek bir etkinlik başlattık.
Eskilerde olduğu gibi.
Küçücük Yalın’ımız, o minicik elleriyle Çarşı Caddesi’nde gazete dağıtıyor.
.
Amacımız insanlara “Bıraktıkları gazete okuma” alışkanlıklarını tekrar kazandırmak.
.
Sadece sosyal medyadan takip edilebilecek şeyler değil bizim sunduklarımız.
Gazetedekileri bulamazsınız orada.
Bulsanız bile aynı tadı vermez.
.
Elinize aldığınız gazete kâğıdının selülozu sizi doğaya bağlar.
Ağaçlardan yapılmış doğallığı ile size doğayı hatırlatır.
Bir şeklide iletişim sağlarsınız yaşamla.
Nihayetinde dokunulacak bir olgu haline dönüşür elinizdeki gazete haberleri.
Canınızda, kanınızda, ruhunuzda hissedersiniz.
İşte gazetenin büyüsü buradadır.
.
Bir gazete için kesilen ağaçların (ki hepsi sanayi ihtiyacı karşılamak için yetiştirilip, kesilen ağaçlardır) ruhunu hissedersiniz ve Kazdağları’nda hunharca kesilen ağaçların, size yolladığı çığlıkları duyarsınız.
.
Gazeteye sadece “Haber veriyor” gözüyle bakarsanız zaten yanılmışsınız demektir.
O sebeple “Hiç okumayın” derim.
.
Ama siz bilgilenmek, aydınlanmak için gazete okuyun.
Onu talep edin.
Ayda vereceğiniz üç-beş kuruşun hesabını yapmayın.
.
Yarın, öbür gün (bir şekilde) sosyal medyanız kesildiğinde sizin yanınızda olacak olan tek arkadaş, gazeteniz olacaktır, bunu da unutmayın…
ENTERESAN
Gazetelere konu olan kızımız “Şeriata uygun olmadığı” gerekçesi ile:
“Rabbimden gelen apaçık beyineler sonucunda tağuta kulluk etmekten uzaklaşarak Rabbime teslim oluyorum. Allah'ın kurallarının anılmadığı bir sistemde avukatlığı bırakıyorum...” diyerek avukatlığı bıraktığını belirtmişti.
.
Enteresan değil mi?
.
Bunca yıl okuduğu okulun, girdiği derslerin, aldığı notların “Şeriata uygun olup olmadığını bilmemesi” garip değil mi?
Bunca yıl Allah’ın kurallarının (kendince) anılmadığını anlamaması?
.
Mezun olup işe koyulduktan onca yıl sonra, “Sarhoştum aydım, ben bu işten caydım” mantığı ile “I ıh uygun değil” diyerek avukatlıktan vazgeçmesi garip bir durum.
.
Olabilir…
İnsanlık hali…
Kızımız “Şeriatı” benimseyebilir.
Kendi fikridir.
.
Başkasına zarar vermediği ve zorla dayatmadığı müddetçe “Atatürk ve silah arkadaşlarının bu ülkede nice canlar vererek kurduğu, Cumhuriyetteki fikir özgürlüğünden yararlanarak”, Şeriatı benimseyip, ona uygun yaşayabilir.
.
Şeriatı benimsediğini belirttiği videosunda “Atatürk’e hakaret” edince işler karışıyor tabi.
.
Söz konusu videoda “Mustafa Kemal Atatürk gibi eser sahipleri, binalarıyla beraber cehenneme sürülecektir” ifadelerini kullanması ise hiç hoş olmamış.
.
Bu kızımıza şu soruyu sormak gerekir;
Mesela Suudi Arabistan’da şeriat var.
Orada acaba; ‘Benim düşüncemdir, Cumhuriyet istiyorum’ şeklinde bir açıklama yapması mümkün mü acaba?
.
Hele böyle bir video çekerek?
Hele böyle başı açık bir şekilde?
Hele Suudi Kralına “Cehenneme sürülecek” şeklinde hitap ederek?
Allah herkese çeşitli kabiliyetler vermiştir, bunları kullanılır hale getiren eğitimdir.
François de La Rochefoucauld