Kayyım veya kayyum, yasalarla belirlenen bazı durumlarda, başkasına ait bir işi görmek veya bir malı idare etmek için tayin edilen kimse olarak tanımlanır. Arapça kama (durmak) kökünden gelir ve kıyam (yerine geçmek, yürütmek) kelimesinden türemiştir.

Kayyım olarak atanan kişi "kamu görevlisi" sayılır. Kayyım, genellikle ilgili yerleşim biriminin en yüksek mal memurudur. Bu nedenle genellikle illerde defterdar, ilçelerde ise mal müdürü kayyım görevlerini yürütür. Kayyımlık ile ilgili şikâyet ve başvurular varsa kayyım müdürlüklerine, yoksa mal müdürlüklerine veya defterdarlıklara yapılır.

Kayyımlar genellikle şirketlere falan atanır. Daha önce olduğu gibi iktidar sahipleri belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyım atamaya başladılar. Oysa seçimler yapılalı daha bir yıl bile olmadı. Bir yıl önce seçilmesinde bir mahsur bulunmayan belediye başkanları görevden alınıyor ve yerlerine kayyımlar atanıyor. İktidar sahipleri güç zehirlenmesi yaşamaya devam ediyor. İçlerinde tedavilik duruma düşenler az değil.

Millet seçti yaparım zihniyeti her geçen gün ağırlığını daha da artırıyor. Millet iradesi deyip, hukukun işi deyip dikta rejimine doğru memleket hızla ilerliyor. Kibir hastalığı, devlet idaresinin bütün kademelerinde kendini gösteriyor. Kimse muhalefet etmesin ama demokrasimiz gelişsin diye bir felsefe olmaz. Her geçen gün demokrasi ve demokratik haklardan biraz daha uzaklaşılıyor. İtiraz edene saygı kalmadı nerdeyse. Oysa demokrasi karşı fikirlere de saygı gösterme erdemini gerektirir. Aslında demokrasi iyi eğitim görmüş, ahlakı yüksek toplumların yönetim şeklidir.

Her ne kadar yeterince demokratik olamıyorsak da, hemen her toplum için ideal yönetim biçimlerindendir Cumhuriyet. Tanımlarken de zaten halkın kendi kendini yönetmesidir şeklinde tanımlarız. Kendi kendimizi pek yönetemesek de, en azından insan hakları bazında yıkıla döküle önemli mesafeler alınıyor ama nafile. Çıkardığı kanuna uymayan bir iktidar var memlekette. Aleyhine haber yapan medyayı susturabiliyor. İşine yaramayan belediyelere, şirketlere kayyum atayabiliyor. Yargıyı siyasileştirse de yargı kararlarına saygılı olduklarını belirtiveriyorlar. Demokrasi düşmanı olsalar da demokrasiye sürekli olarak sığınıveriyorlar. Yıllardır anayasayı değiştirmek için uğraşıyorlar. Darbe anayasası olduğundan dem vurup, demokratik olmadığını her platformda dile getiriyorlar. Anayasadan sürekli şikâyet eden ve mevcut anayasayı silah gibi kullanan başka bir iktidar olmamıştır cumhuriyet tarihinde.

Aslında demokrasi insanın kendi gelişimi içinde olmalıdır. Gelişmiş dünyada demokrasi gerçek anlamda bütün güzellikleriyle uygulanmaktadır. İnsan demokrasinin erdemine ulaşmamışsa, bir ülkede yasaları ne kadar değiştirseniz de bir yararı olmaz. İnsanın insana tahammülü, insanın kendinden başkalarını da düşünmesi demokrasiyi geliştirir. İnsan kendi içinde demokrat değilse, ne yapar eder yasaların boşluklarını bulur, yasaları bir şekilde ihlal eder. Bu nedenle ülkemizde gerçek anlamda uğraş verilmesi gereken insanın kişisel gelişimidir. İnsanımız geliştikçe ancak demokrasi gelişir.

Cumhuriyet Bayramı’nı geçenlerde kutladık. Süslü cümlelerle demokrasinin faziletlerinden bahsettik. Arpa boyu yol alınmamış demek ki.