Poşet paralı olunca, insanımız atıklar konusunda çevreyi ne kadar çok kirlettiğini fark etti. Poşet başına kesilen 25 kuruş, aslında önemli bir yüktü. Küçük bir marketin dahi aylık poşet masrafı 5000 lirayı geçiyordu. Poşet demişken TÜİK poşet üzerinden enflasyon hesaplaması yapsa iyi olurdu. Yaklaşık 5 yıldır poşet fiyatları yerinde sayıyor. Vakti zamanında poşete çok para ödemişiz demek ki.
Ambalaj malzemesi olarak neredeyse hiçbir şeyin kıymeti kalmadı. Poşetten tutup, meşrubat kutularına kadar bütün gıda maddeleri daha sağlıklı gerekçesiyle iadesi olmayan kutu, şişe ve benzeri materyallerle elimize tutuşturuluyor. Şimdilik poşetten para alınmaya başladı. Diğerlerinden de alınsa iyi olur.
Kahvehaneler ve pastaneler dışında bütün alanlarda çayı artık strafor veya polietilen, naylon bardaklardan içiyoruz. Hatta pikniğe giderken dahi çoğunlukla naylon bardak tabak ve çatalları tercih ediyoruz. Kullanması kolay geliyor. Yıkaması, temizlemesi yok. Doldur bir poşete, at derenin içine. Köy hayırları bile aynı oluyor. Her taraf çöplüğe dönüyor.
Kullan at şeklindeki ambalaj malzemeleri çok para tutmuyor gibi görünüyor. Pazar yerlerinden alışveriş merkezlerine kadar satın alınan hemen bütün malzemeler poşetlere, üstelik reklamlı poşetlere konuyor. Çöpleri de kullanılmış poşetlere, polietilen malzemelere koyup çöp tenekelerine atınca, neredeyse insanın üzerinde hiç yükü kalmıyor. Oysa bu malzemelerin yükü, doğada her geçen gün artıyor.
Yıllar önce, Önder Çiftçilerimizden Ziraat Odası eski Meclis Başkanı Kadir Gülşen Abi ile Havaalanı çevresindeki tarlalarda dolaşırken, ağaçların bile yarı beline kadara naylon poşet olduğunu görmüştük. Daha o zamanlar, Kadir Abi, Avrupa’da poşetin parayla verildiğini, bizde de olsa belki biraz bu kirliliğin önüne geçilebileceğini anlatmıştı.
Evet, Avrupa’da parayla veriliyor ama aynı zamanda çöp konusunda, çöplerin evlerde toplanması konusunda ciddi eğitim çalışmaları yapılmış. İnsanlar bilinçlendirilmiş. Çöpler evlerde ayrılarak toplanıyor. Dolayısıyla işlemesi ve geri dönüşümü daha kolay gerçekleştiriliyor.
Meşrubat, süt, yoğurt ve içkilerin kutu ve şişeleri artık camdan da yapılsa, plastikten de yapılsa iadesiz olarak tüketiciye sunuluyor. Bütün fiyatların içine, kutu, şişe ve benzeri ambalaj maddelerinin maliyeti de ekleniyor. Özellikle maden suları ve biralar şişelerde sunuluyor ve iade veya depozito gibi bir işlem uygulanmıyor. Bir de bunlara bakkal ve marketlerde plastik poşetler eklenince çevreye olan baskı iki kat artıyor. Belediyeler cam, plastik ve kâğıt atıklar için ayrı toplama araçları koymasına rağmen, üzerinde çok fazla durulmuyor. Oysa evlerde bunun için en az iki ayrı çöp toplama ünitesi bulunmalıdır. Geri kazanım için herkes gayret göstermelidir.
Çöp tenekelerinden kâğıt ve naylon materyalleri toplayanlar, bu memleketin çevre sağlığına en iyi hizmet edenlerdir. Takdir etmek lazım. Geçim temin ederken, çevre kirliliğinin önlenmesinde önemli yararlılıklar sağlıyorlar.
Yapılacak iş basit aslında. İki ayrı çöp poşeti. Yorulmaya gerek yok. İklimlerin normal seyrine girmesi, doğal afetlerin azalması insanın çevreye yaptığı baskıya bağlı. Depozitosuz satılan ürünlerden oluşan çöp dağları bunlardan sadece biri.