Siyaset gittikçe fazla konuşulmaya başlandı.
Hep aynı soru var akıllarda;
Ne olacak?
.
Senaryolar peşpeşe patlıyor gündemde.
.
Ama önce sorunlara bakalım;
Mevcut yasalara göre Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi imkânsız.
Muhakkak bir değişiklik şart.
Bu da Anayasa değişikliği tabi ki.
.
Anayasanın değişimi şart olduğuna göre, onun da değişiminin bazı şartları var.
Yeni anayasa yapmak.
.
Yeni anayasa yapmanın da şartları var;
Ya meclisin 2/3 çoğunluğunu elde ederek değiştirmek,
Ya da değişiklik teklifini referanduma götürmek.
.
Referanduma gelen teklifin kabul edilmesi için çoğunluk gerekiyor.
.
Bu nasıl sağlanacak?
.
Bir şekilde kabul ettirildi diyelim.
“Yetmez ama evetçiler bulunabilir mesela”
.
Bu anayasa değişikliğinde; “Cumhurbaşkanlığı seçimi tek turda yapılır ve çoğunluğu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir” maddesi de olabilir deniyor.
Yani,
Cumhurbaşkanı seçilebilmek için “50+1” değil, “Çoğunluk yeterli” maddesi olacak.
.
Böylece;
Çoğunluğun oyunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilebilecek.
.
Bunların hepsi yapılabilirse seçime gidilecek.
.
Cumhur İttifakı’nın bu seçimde çoğunluğu alabilmesi için çoklu aday olması lazım.
2 adaylı bir seçimde şanslarının olması çok zor.
.
Öyleyse muhalefetin birleşmesini engelleyip, çok aday çıkarmalarını zorlayacak.
.
AKP bir aday çıkaracak belli.
CHP de bir aday çıkaracak.
.
Burada en önemli husus DEM partinin aday çıkarıp çıkarmaması.
.
AKP oyun kurucuları “O da yetmez” diyerek belki de dördüncü adayın çıkmasını zorlayabilirler.
.
Bu da; Son günlerde gündeme oldukça sık gelen isim Mansur Yavaş olup, milliyetçi kesimin adayı olarak ön plana çıkabilir.
.
Böylece dörtlü aday yarışında Erdoğan’ın kazanma şansı çok yüksek olacaktır.
.
Peki tüm bu senaryo nasıl uygulanacak?
.
Şu anda bazılarını yaşıyoruz zaten;
Terörbaşının (seçimde aday çıkarma sözü ile) cezaevinden çıkarılması,
Mansur’un CHP’yi yıprattığı gerekçesi ile uzaklaştırılması ve istifaya zorlanması,
İmamoğlu’nun parti içinde kendisine bir görev biçmesi ve bunun CHP kurmaylarını rahatsız etmesi. (Belki de İmamoğlu’nun partiden ayrılıp, yeni bir parti kurması)
.
Tüm bunlara karşılık AKP’de bir çatlak var mı?
Cumhur ittifakında bir çatlak var mı?
.
Oyun kuruluyor.
Oyunu kuran her zamanki gibi belli.
Karşısındaki muhalefet ise dağınık.
Böyle giderse filmin sonu belli.
Biz sanki boşa konuşuyoruz…
TÖREMİZDEKİ
33 BUYRUK
Atalarımız bakın nasıl töreye sahipmiş.
.
O devirde olsak nüfusumuzun yarısı telef olurmuş meğer.
.
1-Tengri (yaratan) Tektir.
2- Her kim ki Tengri'den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın.
3- Bir İl, bir Kağan, bir Tengri
4- Bir kına iki kılıç girmez.
Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz.
Töre tektir.
Töre kesin ve keskindir.
Kim ki töreye uya kutlanır,
Kim ki töreye kıya katlanır.
5- Kimse töreden üstün değildir.
Dirlik ve birlik için töre budur.
6- Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur.
7- Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak.
8- Ana babaya ve ataya tazim durulacak.
9- Hısmına sarılacak, komşusunu gözetecek.
10- Er kişi yalan söylemeyecek.
11- Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek.
Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak.
12- Kim ki bir ırza musallat olursa, canından olacak.
13- Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak.
14- Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya(cehennem) uçacak.
15- Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek.
16- Başkaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek.
17- Kimse kimseye üstünlük taslamayacak. Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak.
18- Kin ve gururdan uzak olunacak.
19- Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak.
20- Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak.
21- Kızı isteyen kağan da olsa, bey de olsa kız istediğine verilecek.
22- Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin, suyu kirletmeyeceksin.
23- Bilmeyip de bildim demeyeceksin, bilene danışacaksın.
24- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.
25- Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın.
26- Güçlüyken affet, zayıfken sabret.
27- Yazgına asi olma.
28- Yaptığın iyiliği unut, yapılan iyiliği unutma.
29- Herkes adaletle iş görecek.
30- Her ne edersen et, yargılanacağını her daim akılda tut.
31- Milletine yaban kalma.
İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma.
32- Kağan odur ki adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın.
Töre yok olursa İl yok olur.
İl olmazsa budun kul olur
33- Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin!
“Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?”
Titre ve kendine dön!
.
Okudukça içim açıldı.
Neymiş be!
Nerelerden nerelere geldik?
Bizimkiler titreye titreye “Titrek” oldular.
Zor yürüyorlar maşallah.
.
34. madde şöyle olmalıymış;
“İşi biten koltuğu terk etsin, kocamış olanlar bırakıp gitsin…”
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Başarı kolay gelmeyen ama istikrar, eğitim ve bilgi isteyen bir şey
Bir başarı öyküsü okudum sosyal medyada.
Aktarayım dedim size.
Belki düşüncenize bir ışık olur, size yol gösterir.
.
Bursa’nın Saitabat köyünde yaşayan İlkokul mezunu Sermin Cakalıoğlu, köyünün kaderini değiştirmiş.
Nasıl mı?
.
2002 yılında köyden göçü engellemek için Türkiye'de köy kadınlarına ait ilk derneği kurmuş ve arkadaşları ile beraber ürettiği salça ve tarhana gibi yerel ürünleri satmaya başlamış.
.
Köyde bir araziyi kiralayarak kahvaltı ve ev yemekleri restoranı inşa etmiş.
.
Otantik Köy evi olarak dizayn edilen bu binanın ünü ülke sınırlarını aşmış.
.
Bu girişimi ile köyündeki hane sayısını 300'e kadar çıkarmış.
Şu anda; 500 kişilik restoranı hafta sonları tam kapasite çalışıyor ve ürünleri Türkiye genelinde satılıyormuş.
.
Başarısıyla civar köylere ve kadınlarına örnek olmaya devam etmiş.
İlkokul mezunu Cakalıoğlu, şimdi bu başarısıyla üniversitelerde konferans vermeye başlamış.
.
Tabi hikaye bu kadar kısa değildir.
Ne zorluklar aşmıştır kim bilir?
Ama sonunda başarmış işte.
Kendisini kutlamak ve “Allah yolunu açık etsin, başarısı daim olsun” demek düşer bize.
GÜLELİM MADEM
“Biraz da gülelim” başlığı ile yayınlanmış bu yazı.
Hani bizi bize anlatan türünden.
.
Okudukça “Sahi yahu, böyleyiz valla” diyebileceğiniz türden.
.
* Misafirin yanında dayak yemeyeceğini bildiği için sınırları zorlayan çocuktaki cesaret kimsede yok.
* Kavgaların en çok “Ne bakıyon len!” diye çıktığı bir ülkede, otobüslere karşılıklı koltuk yapmak çok mantıklı gerçekten.
* Dişini fırçalayan erkeği bulmuş da, macunu ortadan sıkmayanını istiyor. Bak bak lükse bak!
* Arabada kemer takmak zorunluyken, otobüslerde milletin ayakta gidebilmesini bana bir anlatın bakalım…
* Türklere özgü ikna şekli, “Ölümü gör.”
* Bazen “Başımı alıp gidesim geliyor” ama Müge anlı dan korkuyorum beni de bulur diye.
* Asansör çağırma tuşuna defalarca ve sert basarak daha hızlı geleceğini zanneden tek milletiz.
* Annem beni ders çalışırken gördü, gözleri yaşardı, bıraktım ders falan çalışmıyorum. Ondan değerli mi, kıyamam ben ona.
* Elini öptürmek istemeyip de elini iyice aşağı indirip beni yerlerde süründüren orta yaşlı akraba seni pıçaklarım.
* Kulağımda kulaklık var, dürtüp “Müzik mi dinliyorsun?” diyor. Yok “Kuleden iniş izni istiyorum. Pilotum ben.”
* Pizzayı yuvarlak yapıp, üçgen kesip, kare kutuya koyanla, evleri kare ve dikdörtgen yapıp adını daire koyan kişi aynı kişi olmalı.
* Anneme, “Anne ben evlatlık mıyım?” dedim. “Öyle bir şey olsa seni mi seçerdik?” dedi. Haklı kadın.
* “Gözleri aşka gülen en taze söğüt dalısın” diyor şarkıda. Bu hayatımda duyduğum en kibar, en naif “Odunsun” deme şekli bence.
* Ne zaman “N’apıyorsun?” diye sorduğumda “N’apiim sen n’apıyorsun?” diyen bi arkadaşım var. Yıllardır ne yaptığını bilmiyorum.
* “27653941 keredir” diyorum, “Şu sayıları okumuş gibi yapıp geçmeyin” diye.
* Sadece Türklere özel bir ağırlık birimi var; “Gavur ölüsü gibi…”
* Fırıncı bana “Sıcak ekmek veriyorum” dedi. “Abi nasıl olsa eve gidince annem bayatları yedirecek” dedim. Sarıldık ağlaştık.
* Bizler “Arkası gelmez dertlerimin” şarkısını söylerken göbek atan bir toplumuz. Kimse bana normal olduğumuzu söylemesin. Yemem.
* İnsanımız gariptir. Camı siler “Ayna gibi oldu” der, aynayı siler “Cam gibi oldu” der.
* En iyi tedavi şekillerimizden biri, “Git bir elini yüzünü yıka” dır.
* Pazarda çocuğunu kaybedince feryat figan ağlayan, bulunca da öldüresiye döven anne
Türk annesidir.
GÖÇ YOLU KAPANDI
“60 yılda 50 göl kuruttuk” diye okuyunca yazıyı, hemen aktarmak istedim zira gerçekten sonuç çok korkunçtu.
Olayın büyüklüğünü kısa yoldan anlatmış.
Lütfen duyarlı olalım, bunların olmasına izin vermeyelim..
.
Sulak çayır, sazlık, çay, dere ne varsa bozduk...
Kurutulan alanların büyüklüğü “Marmara Denizi'nden daha fazla!”
Nerede çoğalacak, nerde yaşayacak bu kuşlar?
Dünya kurulduktan bu yana kullandıkları göç yollarını bozduk!
Düşünün şimdi: Yola çıkıyorsunuz. Gideceğiniz yerde konaklama yeri yok, yeme içme imkânı yok, doğru-düzgün yol yok, can güvenliği yok...
Siz oraya gider misiniz?
Yoksa bütün imkânların olduğu yeri mi tercih edersiniz?
Göç yolu üzerindeki sadece bir gölün ya da sulak alanın kurutulması o göç yolunun güzergâhının değişmesine sebep olur.
Yolda gidiyorsunuz, heyelandan dolayı yol kapandı.
Ne yapacaksınız?
Ya yolun açılmasını bekleyeceksiniz, ya da geri döneceksiniz...
İşte su kuşları da böyle yapıyor.
Yolları kapanınca geri dönüyorlar, ya da başka yollar kullanıyorlar…
Kurutulan her sulak alan, her göl onlar için kapatılan bir yol demek...
"Göç yolları değiştirildi" diye kendini inandırmak isteyenler var.
Yollar değiştirilmedi; kapandı, kapatıldı...
NEDENLER?
Türkçe kitap basan ilk kişi olan İbrahim Müteferrika 1731 yılında yazdığı kitapta Osmanlı’nın neden geri kaldığını şu maddelerle anlatıyor;
??Rüşvet
??Memuriyette adam kayırma
??Bilim insanlarına tahammülsüzlük
??Orduda disiplinsizlik
?? İsraf
?? Dış dünyadan habersizlik
FARELER
Genelde eski gemiciler bilir. Eskiden gemilerde fareleri yok etmek için bir fareyi canlı olarak boş bir tenekeye koyarlar ve günlerce aç bırakırlarmış. Sonra bir gün yakaladıkları küçük bir fareyi bu farenin yanına koyarlar. Günlerce aç kalmış olan fare yeni koyulan fareyi yermiş. Sonra bir daha bir daha derken yamyam bir fare elde ederlermiş. Bu fare semirince; bu fareyi gemiye salarlarmış. Güçlü ve yamyam bu fare diğer fareleri yermiş. Böylece gemi farelerden temizlenirmiş. Şimdi bir milleti yok etmek için bu metodu kullanıyorlar. İçimize eğitilmiş, semirmiş, beyni yıkanmış, yamyam fareler sokuluyor.
Bu yamyam farelere çok dikkat!