Köylerde genç nüfusun yaşamı iyice zorlaştı. Çocukların eğitim şansı büyük köylerde bile kalmadı. Nüfus hızla yaşlanıyor. Bu gidişle köelinde tarla da kalmayacak. Şehirlere yakın yerlerde nerdeyse tarla kalmadı satılmadık.

Geçim derdi ve taşımalı eğitim sistemleri köylülerimizi hızla şehir ve ilçe merkezlerine göç ettiriyor. Gerek sosyal gerekse ekonomik sorunların çözümü için üretilen veya üretilmeye çalışılan bir politika, bir yol haritası bulunmuyor. Alınan bazı tedbirler saman alevi misali gelip geçiyor.

Köylerimizde şehirdeki yaşamın aynı imkânları bulunmasına rağmen, toprakla, bağla bahçeyle, hayvanla uğraşmak köylümüze zor geliyor. Sürekli ithalat ve fiyatların düşmesi üretim ekonomisini baltalamaya devam ediyor. Hal böyle olunca çilekeş köylümüz arazisinden kolayca vazgeçebiliyor. Özellikle yeni nesil tarımla uğraşmak istemediğinden, gerek kız alıp vermelerde gerekse çocuk okutma derdine köyden göçülüveriyor.

Arazilerin boş kalmasıyla ilgili bugüne kadar sağlıklı bir tedbir alınmadı. Çiftçilerimiz uzun süreden beri arazisini ekmek istemiyor. Boş bırakıyor. Halen ekilebilir durumda olup da ekilmeyen 50 milyon dekara yakın arazi var. Bunun sonuçları da pazarda görülüyor zaten. İthal edilen tarımsal ürün sayısı 130’un üzerine çıktı. Devlet köylüyü batırmak arazisini terk ettirmek için elinden geleni yapıyor. Boş kalan arazilerin kiraya verilmesi uygulaması da satışları hızlandıracak gibi görünüyor.

Ülkemizin hemen her yerinde tarla satışları hızla devam ediyor. Sanayi ve ticaret sektöründen tarıma önemli kaynaklar aktarılıyor. Hatta bazen danışan firmalara tarımda para olsaydı yamalı donla gezmezdik gibi esprili cevaplar versek de bir özenti, bir özlem veya bir merakla arazi alımları devam ediyor. Satıcı olmazsa alan da olmaz elbet. Ancak köylümüz arazisinden kolay vazgeçiyor sanki. Oysa köylerimizde eskiden en büyük kavgalar hep miras paylaşımında yaşanmıştır. Kardeşler birbirine küsmüşler arazileri paylaşırken. Öyle yerler var ki, küçük tarlalara bile kardeşlerin hepsi girmiş, iki pulluk enine düşmüş tarlalar.

Arazilerin el değiştirmesi daha iyi değerlendirme imkânları yönünden olumlu karşılanabilir. Kuyu kazdıran, dozerle daha işlenebilir hale getirenler var. Köylümüzün yapamadığı yatırımlarla arazinin daha iyi değerlendirilmesi beklenebilir. Ancak iş bilenin kılıç kuşananın diye de bir atasözümüz var. Üretici elinde değer üretmesi, geçim temin etmesi çok daha güzel olanıdır. En azından şehirlerdeki varoşların önüne geçmek bakımından arazilerin köylülerimizde kalmasında yarar vardır.

El değiştiren arazilerde akla zarar yatırımlar yapılıyor. Yetişir mi yetişmez mi demeden moda olan ne varsa ekiliyor dikiliyor. Çalının bile zor yetiştiği yerlerde ceviz dikiliyor. Bir süre sonra bu araziler viraneye dönüyor.

Arazi satışlarının önüne geçilmesi, gerçek emekçilerinde tutulması için, tarımsal desteklerin yeniden gözden geçirilmesi, ithalat politikalarının rafa kaldırılması gerekmektedir.

Şehirlerarası yollarda dahi emlak ofisleri açılıyor. İçler acısı bir durum. Satılan elma armut değil. Köylünü geçim temin ettiği, insanımızı doyurduğu tarlalar satılıyor. El değiştiren araziler yanlış uygulamalar nedeniyle üretim dışı kalıyor.