Aradan bir buçuk yıl geçti.
Net hatırlarsınız.
10 Mart 2023'te Erdoğan’ın imzaladığı bir kararnameyle genel seçimlerin ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun 14 Mayıs'ta ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun da 28 Mayıs'ta yapılmasına karar verilmişti.
O tarihlerde memleketin durumu nasıldı?
Hatırlayın yahu.
Mayıs 2023 Enflasyon Verileri (ki bu veriler Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na ait 2023 Mayıs verileridir);
Lokanta ve Oteller grubu fiyatları Yüzde 7,10 oranında,
Giyim ve Ayakkabı grubu fiyatları Yüzde 9,85 oranında,
Gıda ve Alkolsüz İçecekler, yüzde 13,64 oranında,
TÜFE Mayıs ayında yüzde 4,25 oranında artmıştı.
Temel Mallar grubu fiyatları yüzde 3,90 oranında arttığından çekirdek enflasyon yıllık artış oranı yüzde 46,62 olarak gerçekleşmişti.
Sanayinin dört ana sektöründen İmalat endeksi Mayıs ayında yüzde 1,26 oranında
Bir önceki yılın aynı ayına göre enerji fiyatlarında yüzde 9,62 oranında artış kaydedilmişti.
Hatırlayın;
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, KİT’lerin görev zararları 2022 yılında 20 milyar lira iken, 2023’te yüzde 180 milyar lira olmuştu.
Geçiş garantili otoyol ve köprüler, hasta garantili hastaneler, yolcu garantili havaalanlarının getirdiği yük filan hariçti.
İktidar borç bulmak için fellik fellik dünyayı geziyordu.
Biz o zamanlar bakanımızın gözündeki ışığa bakarak mali durumun hangi vaziyette olduğunu anlıyorduk.
Hatta “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır” şeklindeki açıklamasıyla milletin gönlünü ferahlatmıştı sağolsun.
Peki tüm bu sonuçlara karşın Mayıs 2023’te gidilen seçimin sonucu ne olmuştu?
Erdoğan kazanmıştı…
Gelelim günümüze.
Herkes seçim filan istiyor.
Diyelim seçim olacak.
2023 Mayıs’ından bu yana ne değişti?
Aynı pahalılık (ki şimdi daha fazlası var), aynı şekilde sürünmeye devam.
Daha geçenlerde açıklandı;
Gümrüklerden geçişten, ehliyet ve pasaport harçlarına kadar,
Araba muayenelerinden, trafik cezalarına kadar,
Kısaca “İğneden ipliğe” hatırı sayılır bir zam furyası bizi bekliyor.
Daha elektrik, doğalgaz, benzin-mazot ve gıda zamları ortada yok.
Nakliye, ulaşım, okul giderleri filan…
Kapanacak iş yerleri ile işsizlik ayyuka çıkacak belli.
Elimize geçen maaşın yarısı çoktan eridi bile.
Daha şimdiden yapılacak zam oranını merak ederken Yüzde 15 ila 20 arasında yapılacağı söylenip, neredeyse hakaret bile ediliyor o ayrı.
Peki, 2023 Mayıs seçimi öncesi ortaya konulan bu tablonun sonucunda yapılan seçimin sonucu malum.
Önümüzdeki yıllarda yüksek enflasyon sebebiyle yaşanacak felaket senaryoları sonunda;
Erken veya zamanında yapılacak bir seçim olsa kim kazanır?
Biz artık mazoşist olduk…
“Bize kim acı çektiriyorsa onu seçiyoruz.”
O sebeple kimse Erdoğan gidecek diye ümitlenmesin.
Herkese şimdiden hayırlı olsun…
YENİ LİDER
Medya kaynaklarında Bahçeli’nin, Öcalan çıkışının milliyetçileri yeni bir adrese yönlendirdiği belirtiliyor.
Milli tavırları ve taviz vermez yapılarıyla yıllardır Milliyetçi oyları temsil eden MHP’nin lideri olan Bahçeli’nin, 40 yıldır ülkemizde kan dökmüş bir terör örgütünün sözde liderine “Gel meclise konuş” mesajı, tartışmalara ve tepkilere yol açtı.
Yapılan yorumlarda iyice zayıflamış olan İYİ Parti’ye bir can suyu olan bu çıkış sonucu yapılan anketlerde, oy oranının yüzde 7-8’lere çıktığı belirtiliyor.
Hatta Ümit Özdağ ile birleşme konusunu görüşülüyor şeklindeki haberler milliyetçi oylarını daha artırdığı söyleniyor.
Birçok küskün partilinin geri dönmesi ve yeni yeni katılımcıların da eklenmesi ile Musavat Dervişoğlu’nun, milliyetçilerin yeni lideri olarak 2025 yılında ön plana çıkacağı da ayrıca belirtiliyor.
Bahçeli’nin yaptığı bu konuşma için siyaset yorumcuları değişik anlatımlarda bulunsalar da, bu açıklamanın, “Siyasette yapılan yanlışlar” kitabında ön sırayı alacağı belli.
Kendi partililerinin bile açıklamakta zorlandığı bu çağrının yaşatacağı zararın, çok büyük olacağı aşikâr.
Ancak, bu operasyon, milliyetçilere yeni bir lider kazandırmak için yapıldıysa mesele yok, bu iş başarıldı sanırım…
Bu arada İYİ Parti’nin yüzde 7 aldığı söyleniyor da diğerleri kaç acaba diye merak edeniniz olmuştur.
Medyaya yansıyan anket sonuçları da şöyle;
CHP: %33,4, AKP: %28,2, DEM: %9,2
MHP: %7,3, İYİP: %7, Zafer: %6,2
YRP: %6,2
KAYYUMLAR
Ülkede neler oluyor neler?
Şu kayyum meselesi bile başlı başına bir olay.
Sadece şu soruyu sorup geçeceğim.
Çünkü anlamadığım taraf burası;
Kayyum atanan belediyelerdeki başkan veya meclis üye aday adayları, seçime girmeden önce araştırılıyor.
Hukuka aykırı bir sebep bulunursa adaylıkları kabul edilmiyor.
“Seçime girmesinde her hangi bir sakınca yoktur” belgesi veriliyor.
Daha sonra ise bu kişilerle ilgili şunlar söyleniyor:
“Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idüğü belirsiz tipler…”
Peki bunlara seçilme yetkisi veren;
İl Seçim Kurulu nerede?
Neden vermiş?
Neden örgütün atadığını görmemiş?
Haksızlık, hukuksuzluk varsa “Derhal giderilsin” derim.
Sonra maazallah bu “Kalıcı olur…”
60 YAŞ ANAYASASI
Birisi kalkmış “60 yaş üstü anayasası” diye bir şey yazıp madde madde sıralamış.
Ama 60 yaş üstü bazı kişiler bunu beğenmemiş ve vermiş veriştirmiş.
Bir hoş seda olabilecek yazı için bu kadar lafa gerek yok.
Yazmış işte birisi, “He” deyip geçiver.
Bu kadar alınganlık niye?
1. Çocuklarınızla birlikte yaşamayın ve hayatlarına karışmayın.
2. Torunlarınızın eğitimine müdahale etmeyin.
3. Gelininizi ve damadınızı sevin, ya da en azından tahammül edin; Bu sizin oğlunuzun veya kızınızın seçimiydi.
4. Evlilikleri hakkında taraf tutmayın veya görüş belirtmeyin.
5. Sürekli şikâyet eden bir yaşlı olmayın.
6. Kendinize acıyan bir yaşlı birey olmayın.
7. Zamanınıza çok bağlanmayın, o geçmişte kaldı.
8. Gelecek için planlar yapın.
9. Hastalıklarınız hakkında konuşmayın.
Emin olun, kimse bilmek istemez.
10. Ne kadar kazanırsanız kazanın, her ay bir miktarını biriktirin.
11. Ertelemeyin. Geriye kalan çok fazla zamanınız yok.
12. Bir sağlık planınız olsun veya tıbbi masraflar için para biriktirin.
13. Cenaze masrafları için para biriktirin veya bu amaç için bir planınız olsun.
14. Çocuklarınıza "Sorunlar" bırakmayın.
15. Haberlere veya siyasete bağlı kalmayın, sonuçta herhangi bir şeyi çözemezsiniz.
16. Sadece eğlenmek için televizyon izleyin, stres yapmak için değil.
17. İsterseniz, sizi meşgul edecek bir evcil hayvan edinin.
18. Kalktığınızda yürüyün, yemek yapın, dikiş dikin, bahçeyle ilgilenin ama ölümü bekliyormuş gibi hareketsiz durmayın.
19. Temiz ve kötü kokmayan bir yaşlı erkek/kadın olun.
20. Yaşlı olmanın keyfini çıkarın, birçok kişi yolda düşmüş durumda.
21. Herkesin gitmek istediği ama uzak durmak istemediği bir eviniz olsun. Bu tamamen size bağlı.
22. Yaşınızı geçmişe bir merdiven değil, geleceğe bir köprü olarak kullanın. Geleceğin köprüsünde her zaman yanınızda olacak birileri vardır.
23. Unutmayın: İyi anılar bırakmak, pişmanlıklardan daha iyidir.
24. Eğlenin. Gülümseyin ve başkalarını gülümsetin. Bir gülümseme herkesin gününü daha iyi yapar.
25. Hoşunuza giden şeyleri yarına bırakmayın, çok geç olabilir!.
Bazı maddelerde acı gerçekler var.
Bunlar sizi üzmesin, aldırmayın gitsin…
Gülüp geçin…
ESKİ ÇAMLAR
"Eski çamlar bardak oldu" sözü var ya, bakın nereden çıkmış?
Çam'dan oyulurmuş bu bardaklar, içine su konulup içildiğinde ayrı bir lezzet verirmiş.
Sakarya’nın Taraklı ilçesinde hala yapılıyormuş bu bardaklar.
Anadolu'da “Senek”, Çankırı'da “Çötüre”, Erzurum'da “Kuze” derlermiş bu bardaklara…
Öyküsü ise şöyleymiş;
Bir zamanlar orman köylerinde, çam ağaçlarından tek parça yapılan ve bardak denilen su kapları varmış.
Suyu çok soğuk tutan ve güzel kokulu bu bardakların yapıldığı bir köye, askerliğini yapıp dönen bir delikanlı, ormanlardaki eski büyük çamları göremeyince, babasına nedenini sormuş.
-“Oğlum!”, demiş babası, “… o senin sorduğun eski çamlar, bardak oldu. Ne yapalım, köyümüze gelir getiren çam kerestesi ile çam bardaktır. Askerde iken yolladığımız harçlıklar, hep bu bardakların parasıydı.”
Eskiden ağaçlar oyularak onlardan testi, bardak, maşrapa yapılırmış.
Bu gün su içme kabı anlamında kullandığımız “Bardak” kelimesi, o dönemlerde yaygın kullanımı olan hem tahta testi, hem de su içme kabı anlamında kullanılırmış.
Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname’sinde Bolu’yu anlatırken şöyle demiş:
“Ab-ı hayat suları ve kutu bozası ve çam ve ardıç bardakları olur. Kim andan su içen, ab-ı hayat-ı cavidan bulur. Ol diyarda ona senek ve boduç derler.”
Bir yorumda şöyle bahsedilir:
“Çam ağacının işlenmesi kolaydır.
Üstelik ağacın bir özelliği de suyu soğuk tutması ve ona lâtif bir koku vermesidir. Piknik arazilerindeki çeşmelerin, çam gövdelerinden akıtılmasının bir sebebi bu olsa gerektir. Ayrıca, çam ormanlarından çıkan kaynak suları da oldukça itibar görür. Çam ile su arasındaki bu illiyet, Evliya Çelebi’nin de dediği gibi çam ormanları bulunduğu yerlerde ağaçtan yekpare bardaklar (veya boduçlar) yapılıp su kabı olarak kullanılmasına yol açmış.”
Bu deyimin bir başka kullanımı için şöyle de denmiş:
“Bir dönemin İslâm fetihlerinde yoksulluktan dolayı kiliselerin küçük çanları da su tası olarak kullanılmış olabilir.
Bu durumda “Eski çanlar bardak oldu” diyenler de haklı çıkabilir.”
Eski Anadolu Türkçesinde, Kıpçak-Kuman Türkçesinde, Harezm Türkçesinde ve Osmanlı Türkçesinde kelimenin “Bardak” ve “Bartak” biçimlerine rastlanmaktadır.
Eski Türkçede “Bart” su içilen kap anlamına gelirmiş.
Su kabının küçüğünü belirtmek için sonuna küçültme eki gelmiş.
Böylece, “Bart”, “Bartak” şekline dönüşmüş, daha sonra da “Bardak” olmuş.
ZİL DEYİP GEÇME
Kerope Zilciyan, 1623’te kilise çanı yaparak başlamış mesleğine.
Sonraları Osmanlı mehter takımına zil yapmaya başlamış ve ölünce de mesleği oğlu Avadis devralmış.
Avadis geliştirdiği özel bir alaşımla mükemmel ziller üretmeye başlamış ve gizli formül sadece babadan oğula geçmiş.
Bir efsaneye göre zillerin malzemesi hazırlanırken, Avedis atölyedeki herkesi dışarı çıkarır, malzemeyi kendi başına yapar, ondan sonra üretimi yaparmış.
Avedis mehter takımı için ilk zilleri yaptığında (1618) sultan II. Osman, 80 altın ve Türkçe “Zil” kelimesi ile Ermenice’de “Oğlu” anlamına gelen “Yan” son ekinin bileşmesi ile oluşan Zildjian (Zilciyan, Zilcioğlu) adını vermiş.
Bugün Dünya’daki en büyük zil üreticisi Zildjian’ın kuruluş hikayesi şöyle başlamış:
Şirket, 1623 yılında İstanbul’da kurulmuş. Zilciyan ailesi tarafından özel bir alaşımın elle dövülerek yapılmasından oluşan bu ziller, ilk olarak 19. yüzyılın ortalarında dışarıya açılarak Avrupa’nın pek çok şehrinde alıcılarıyla buluşmuş.
Savaş nedeniyle Amerika'ya göçen III. Avedis Zildjian, Aram Zildjian'a “İstanbul'da bu aile işini sürdüremeyeceğini bu nedenle bir daha İstanbul'a dönmeyeceğini, zil yapımına devam etmek için Amerika'da bir fabrika kurmak istediğini” söylemiş ve Aram Zildjian'ın isteğe olumlu yanıt vermesiyle 1927'de Amerika'da ilk fabrikayı kurmuşlar.
1950'lerde jazz davulcuları için ilk kapı olmuşlar ve 15 çalışanla yıllık 70.000'er parça zil üretimi yapmışlar, 1964 yılını 90.000 parça zil üretimiyle kapatmışlar.
Zildjian bugün, zil pazarının %65’ini elinde tutan ve yıllık geliri ortalama 50 milyon dolar olan dev bir şirketmiş.
Massachusetts’te bulunan Zildjian fabrikasını ziyaret etmek, adeta müzik tarihinde yolculuğa çıkmaya benzermiş. Koridorlar, Ringo Starr ve Roy Haynes gibi ünlü davulcuların fotoğraflarıyla kaplı.
Jaz davulcusu Buddy Rich’in davul seti orijinal hali ile korunuyormuş.
Dünyaca ünlü davulcular, son zilleri denemek için fabrikaya geliyorlarmış.
Hatta fabrika binasının içinde, özel bir akustik müzik odası bulunuyor.
İlk seri üretime başladıkları 1623 yılından bu yana, şirket ana ürünlerinin üretim bilgilerini sır olarak saklıyormuş.
Zildjian zillerine dünyaca ünlü sesi veren bakır, kalay ve gümüş kullanılarak oluşturulan özel alaşım formülü, kuşaktan kuşağa aktarılıyor ve sır olarak saklanıyormuş.
Zildjian’da çalışacak aile üyesinin, öğrencilik yıllarında Zidjian’da staj yapması ve üniversite mezunu olması şart. Üniversiteden mezun olduktan sonra da direk aile şirketinde işe başlanamıyor. Mutlaka başka bir şirkette tecrübe kazanmaları ve başarılı olmaları gerekiyor.
Bugün şirket 384 yaşında ve 15. nesil tarafından yönetilmekte.
Zillerin ve katalogların üstüne hala daha Turkish Cymbals (zil) yazıyor.