Rahmetli Abdullah (Denizalp) Abi, mahallemizin büyüklerinden idi. Çiftçilik yapardı. Hanımı Sele abla çok cana yakındı. Herkesin halini hatırını sorar, sokaktan kimseyi selamsız geçirmezdi.

Abdullah Abi, askerliğini 1934-36 yılları arasında 3. Kolordu’da yapmış. Babamın anlattığına göre, Abdullah Abi asker iken Sofya yakınlarına kadar Bulgaristan’a girmişler. Bu yıllar Salih Omurtak Paşanın ordu komutanı olduğu döneme denk geliyor.

Salih Omurtak paşanın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir yeri vardır. 1907 yılında Harp Okulu'ndan Teğmen rütbesi ile mezun olmuştur. Aynı yıl girdiği Harp Akademisi'ni 1910 yılında bitirerek Kurmay olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Azerbaycan'ı ve Kuzey Kafkasya'yı kurtaracak olan 2. Kuvve-i Seferi'de görev almıştır. 1920 yılına kadar çeşitli karargâh ve birliklerde görev yapmıştır. 22 Ocak 1920'de görevle geldiği Ankara’da kalarak Milli Ordu'ya iltihak etmiştir. Kurtuluş Savaşında Genelkurmay Harekât Şube Müdürlüğü görevini yürütmüştür.

Salih Omurtak Paşa, deneyimli ve başarılı bir komutandır. Askeri harekâtlardaki başarıları ile dikkati çekmiştir. Bulgaristan Harekâtı adeta bir efsanedir.

Bulgaristan’da Türkler, huzur içinde yaşamaktadır. Çiftçi Partisinin iktidarda olduğu dönemde, yaklaşık 1712 tane Türk okulu vardır. 1914-1934 yılları arasında Türkiye’ye sadece 10 bin soydaş göç ederken 1934’ün ilk altı ayında 20 bin kişi göç etmek zorunda kalmıştır.

Tarihi kaynaklara göre, aynı yıl Bulgaristan’da Türk Elçiliğinin etrafını saran Bulgar komitacıların İnönü’ye suikast düzenleyeceği haberi Ankara’ya ulaşır. Bulgar Hükümeti de konuyla ilgili herhangi bir somut adım atmayınca, Türk Dışişleri Atatürk’e danışarak ne yapılmasını gerektiğini öğrenmek ister.

Görüşmeler sırasında bazı bürokratlar Bulgaristan’a ekonomik ambargo uygulamayı teklif ederler. Atatürk ise gülerek telefonu ister ve donanmaya emir verir. Ertesi gün, Yavuz zırhlısı Varna açıklarına demirleyerek, 101 pare top atışı yapar ve Yavuz’un amirali de Bulgar Hükümeti’ne İsmet Paşa’yı almaya geldiği söyler. Neticede İsmet Paşa devlet töreniyle Bulgaristan’dan uğurlanır.

19 Mayıs 1934 yılında bir darbe yapan Bulgar Ordusu, kurdurduğu geçici hükümet sayesinde Hitler Almanya’sının safında yerini alır, Bulgaristan Türklerine yönelik işkence ile öldürmeler çoğalır. Ayrıca militanlarını Bulgar köylerinden temin ettikleri çeteler toplu katliama hazırlanır. Türk istihbaratı bu haberi Atatürk’e iletir. Atatürk de, o sıralarda Trakya’da askerî tatbikat yapmakta olan 3. Ordu Komutanı Salih Omurtak Paşa’ya, biraz Bulgar sınırını ihlâl ederek Bulgarlara gözdağı vermesi konusunda talimat verir.

Yağmurlu bir gecede, akşamdan Bulgar sınırını sapa bir yerden geçen ordunun öncü birlikleri, sabah ortalık aydınlandığında Filibe yakınındaki Hacıilyas kasabasına varır. Bu birlikleri kendi askerleri sanan Bulgarlar, hava iyice aydınlanınca, Filibe’ye doğru ilerleyen birliklerin Türk askeri olduğunu fark ederler ve olayı Bulgar Kralı’na iletirler.

Ülke sınırlarını ihlal eden Türk Ordusuna müdahale edemeyen Bulgaristan’ın Kralı III. Boris, zaman kaybetmeksizin telefona sarılır ve Atatürk’le yaptığı görüşmede, “Ekselansları acaba Bulgaristan’a harp mi ilân ettiniz?” diye sorar. Atatürk, “Neden böyle bir şey yapalım ki!” deyince, Kral Boris ‘Askerleriniz Filibe önlerinde ve Sofya yönünde ilerliyorlar!” diye cevap verir. Atatürk “Yolu şaşırmışlardır, Kral Hazretleri, şimdi olayı tetkik eder, Haşmetmeaplarına malûmat arz ederim” diyerek teselli eder ve Salih Omurtak Paşa’ya: “Maksat hâsıl olmuştur, yavaşça geri dönün’’, talimatı gönderir.

Bu gözdağı üzerine, Kral hemen duruma el koyar ve kitle halinde yapılması plânlanan Türk katliamı da durdurulur. Türkler güven içinde yaşamlarına devam eder.